Bir dönem öncelikle dizisiyle kasıp kavurmuş, sonrasında da insanların ilgisinin kitabına doğru yöneldiği serimiz Taht Oyunları. Herkesin aklında "You know nothing Jon Snow." ve "Winter is coming." nidalarıyla yer edinen ve hala en çok izlenen diziler kapsamında yerini koruyan başarılı bir yapım. İlk defa bir eserde ana karakterlerin çatır çutur, hiç acınmadan öldürüldüğüyle karşılaştığım için beni şaşırtan bir roman olmuştu. Hıh bu sefer seni kral seçtim, artık sana tutunuyorum dediğim kim varsa elimde kalmıştı. Halbuki iyiler ve güçlüler ölmezdi, önceden okuduğumuz masallar bize hep bunu aşılamamış mıydı? Şimdi gel de koca kadınken bunu kabullen. Zaten beyaz atlı prensler de yalanmış, size her okunana inanmamak gerekiyormuş. Game of Thrones'dan buralara nasıl geldim bilmiyorum ama içeriğine döndüğümüzde kimi görüşlere ters gelecek bazı anlatılar da mevcut ama sen seversin sevmezsin yine de Game of Thrones kendi çapında bir kültürdür. Velhasılıkelam sizi elinizden tutup heyecanlı bir anlatı içerisinde sürükleyecek, ejderyalı, ateşli alevli bir macera içinde kavuracak, eksantrik bir roman arıyorsanız seveceğinizden şüphem yok. Ancak kabul edelim ki dizisi kitaplarının daha çok önüne geçmiş bir seri olarak izlemenizi de mutlaka tavsiye ederim. Sadece son sezonu hayal kırıklığı olmakla birlikte yine de efsane bir dizidir.