Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Spoiler içerir
Herkese merhabalar,
Öncelikle kitaptan bahsetmeden önce Albert Camus'un savunduğu felsefi akım olan Absürdizm'den bahsetmek istiyorum. Absürdizm, hayatın belli bir monotonluk ve döngüde ilerlediğini savunuyor. Herhangi bir yaratıcı olmadığından insanlığın evrende bir anlam bulmasına yönelik uğraşların boş bir çaba olduğunu savunan felsefi düşünce akımı aslında Absürdizm. Meursault işine gidip gelen sıradan hayat yaşayan biri. Kitap Meursault'un annesinin ölümü ile başlıyor. Meursault o kadar boşvermiş bir karakter ki annesinin ölümüne bir damla gözyaşı bile dökmüyor. Duygularını kaybetmiş gibi. Daha sonra Mersault, kitapta adı "Arap" olarak geçen bir kişiyi öldürüyor ve yargılanıyor. Mahkeme sırasında savcı aslında Meursault'un ruhunun hiç olmadığını, hiçbir insanı duyguya sahip olmadığını böyle bir insanın da suç işlemeye meyilli olabileceğini söylüyor. Ve nihai karar açıklanıyor ve Meursault idam cezasına çarptırılıyor. Camus yaşamın beyhudeliğini savunmasına karşın insanın bu beyhude yaşama bir başkaldırı olarak yaşamaya devam etmesini savunarak intiharı reddediyor. Okuduğunuz için teşekkür ederim :)
Kar Sessizliğinde Son
Çoğu zaman hüznü hatırlar insan, en çok onda yoğrulur duygular, kalp sıkışır, boğaz düğümlenir, soluk sessizleşir. Çabalar, heyecanlar, amaçlar...
Ömrün adandığı meseleye dikkat etmek lazım. Üzerimize örtülecek toprak için dökülen kanlar, kandırılan zihinlerin yaptığı zulümler, harama korkmadan uzatılan eller, sahipsiz kalan hakikatler ve daha nicesi. Kendinden ve ömründen vererek elde ettiğin dünyalığın ile baş başa kaldığın o birkaç dakikalık sessizlik. Elde ettiğinde yetinmesini bilir mi insan? Biri senin olunca o sondaki tebessüm...
Sonunda elde edişi veren yorgun bir tebessüm. Bu tebessüm yeter mi herkese?
Sanırım çok azına yetiyor ki hatırlanmayacak, sadece cam kırığı gibi acı veren bir kalple ortada kalır çoğu insan. Son hep aynı olacak son kez kapanan göz kapakları. Beyhude zaman, beyhude dünya, beyhude çaba kalacak geriye. Peki ya bunların beyhude sayılmayacağı bir kapanış var mıdır?
Fikrimce gönlün razı olduğu ile yetinip şükür ehli olana beyhude değil ömür. Çaba edilene, elde edilene Allah'ın lütfettiğine tebessümle yaklaşana değil işte. Eskiyi hatırlayınca gözlerimiz dolar çoğu zaman. Çünkü muhakeme ederiz kalbimize dokunan hatıraları belki de hataları. Ömrün son demini yaşarken hatıraların göz önüne geldiği anda tebessüm edebilen bir adamın hikayesi anlatılmış bu kitapta. Adı Beyhude Ömrüm olmuş ama ömrü beyhude geçmeyen tek kişi de o olmuş. Uçuşan kar tanelerinin sessizliğinde son başlangıç olmuş yine.
Çoğu dinsel nedenlerle anti militarist olan Amerikan tarihindeki pasifistleri anlatan kitap, savaşa karşı çıkmanın beyhude bir çaba gibi gözükmesine rağmen insan onuru ve insanlık için ne kadar elzem olduğunu hatırlatıyor.
Ne siyah olmalısın ne beyaz
Atatürk benim için hakkında fazla bir şey bilmesem de ( mesela açıp Nutuk'u okumadan öncesi gibi )okulda derslerden bildiğim kadariyla hararetle savunduğum biriydi benim için bundan bir kaç sene öncesine kadar. Savunamadigim bir şey olursa da bir bildiği vardır diyip gectigim bir tabuydu. Ama ilk Kur'an'ı okuyuşum gibi ilk Nutuk'u ve bu kitabı
Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatıİpek Çalışlar · Yapı Kredi Yayınları · 2018354 okunma
Aşk nedir?
Yazarın kardeşi Charlotte Bronte' nin "Jane Eyre" adlı eseri 19. yüzyıl İngiltere'sinin gölgesinde bir genç kızın hayata tutunuşu ve aşkını çok iyi anlatmıştı ben de burdan yola çıkarak bu eserin de böylesine güzel bir aşk hikayesine sahip olduğunu düşünmüştüm. Ancak roman beni çok şaşırttı. Kitabın her karakteri bencillik, acımasızlık
Kitabın sonuna bayıldım. Hayattaki maddiyat uğraşlarımızın aşırılığa kaçmasının ne kadar beyhude bi çaba olduğunu anlatmış. Konu klişe ama anlatan Tolstoy olunca okuması çok keyifli.
2020 nin son kitabı oldu Kirpinin Zarafeti ve iyi ki katıldı kitaplığıma. Satırlarında gezerken muhteşem insanlarla tanıştım beyhude işler peşinde kendini tatmin eden komşularını gördüm. Muhteşem kadın Renée, harika çocuk Paloma, ve kibar beyefendi Kakuro sizi tanıdığıma çok sevindim. Ve isterim ki sizde tanışınız.
Biz neden doğduk? sorusunu
Tanrının varlığının kanıtı ile yokluğunun kanıtının özdeşimi
Tanrı kelimesinin etimolojisine baktığınızda türkçe bir isim ve kökeni "tengridir.İslami literatürde ise "Allah'tır" ve El ve İlah kelimelerinin kaynaşmasıyla El-İlah/Ellah/Allah olarak günümüze kadar gelmiştir.
İnsan ve Tanrı kitabında Gerorges Gusdorf Tanrıyı tanımlamaya çalışırken hem teologların tanrısından hem de filozofların tanrısından bahseder.Tanrının yokluğunun kanıtlanmaya çalışılmasının aynı zamanda varlığının kanıtlanmaya çalışılmasıyla aynı kaderi paylaştığından bahseder.Beyhude bir çaba olduğunu ima eder.Tanrıyı kanıtlamaya çalıştığınız zaman Tanrıyı öldürmüş olursunuz aynı zamanda.Yani Tanrı kavramını dar bir alana kıstırmış olursunuz.Oysa ki kutsal kitaplar Tanrı tahayyül edemeyeceğiniz insani akıl ile izah edilemeyecek bir olgudur der.
Ateistlerin bakış açısından tutun da agnostiklerin bakış açılarına kadar geniş bir yelpazeden Tanrı kavramını ve Tanrının varoluşunu sorgulamaktadır.Her tartışma sonrasında geldiği sonuç ise : Tanrı vardır.Tanrı ispatlanamaz.
Ben şahsi birkaç çıkarsamada bulunmak istiyorum.Özellikle Din ile Ahlak kavramının özdeş olmadığını ve insanlara eğitim verilirken Din ve Tanrı kavramından ziyade Ahlak kavramının öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum.Ahlaksız bir birey Tanrıyı algılayamaz,anlayamaz.Oysa Ahlaklı biri Din olmadan da Tanrıyı algılayabilir ,anlayabilir ve Tanrıya yönelebilir.
Derviş’i bekleyen ölüm...
Derviş ve Ölüm kitabı toplam on altı bölümden oluşur. Ancak konuların muhtevası kitabı iki ana kısım etrafında ele almamızı mümkün kılar. İlk kısım 1’den 9’a kadar olan bölümler, ikinci kısım ise 10’dan 16’ya kadar olan bölümlerdir.
Romanın birinci kısmında, Derviş Ahmet Nureddin’i, baskıcı bir idarenin elinde tutulan kardeşini kurtarmak için
