Mücella için bir inceleme paylaşmak istedim ancak kitabın son bölümündeki cümlelerle o kadar güzel ifade etmiş ki bir ömrün hikayesini Nazan Bekiroğlu, üzerine ne yazsam basit kalacaktı. " İki çay yudumu arasındaki o derin sessizlikte kendi hayatına baktı Mücella. (...) Onun hayatı başka yöne sapmadan dümdüz bir çizgi üzerinde ilerlerken sağdan soldan katılan birçok hayat bu çizgiyi biteviye kesmişti. Az ya da çok ilgiyle hayatına girip çıkan, birbirini tanıyan, yolu birbiriyle kesişen veya hiç karşılaşmayan onca insanın hikayesini sinema perdesinde oynayan bir film gibi izlemişti Mücella. Hayatına dokunmak istediklerinde bile ne kadar beyhude çaba sarı etmiş; bildikleri bir yana, kim bilir bilmeden nelerin yanından geçip gitmişti. Herkesin bir hayatı olmuştu işte (...) Mücella'nın gözünün önünden ne kadar çok hayat kayan yıldızlar gibi bir parlayıp bir sönerek akıp gitmişti de bir tek o, kaya parçasına sıkıca tutunmuş bir yosun dalı gibi, dalga vurdukça yalpalasa bile yerinden kıpırdamamıştı. Yapayalnız tükenen bu hayat, kendisi için değil başkaları için yaşanmıştı, bütün benzerleri gibi." Yüreğine sağlık Nazan Bekiroğlu...