kendi ile ilgili her şeyi unutmuş olarak hafızasız bir şekilde bir otel odasında uyanan bir adam ile başlar hikaye.
Biraz Nolan ın Memento sunu andıran sahneler akla getirdi roman bu en başta.
Önce otelin görevlisi ile kendini bulmak için yola çıkar.
Kendi ile hiç bir şey hatırlamadığından kendine bir isim bir meslek bir din bir ülke yada
Cihân insân olmuştur, insân cihân,
Yoktur bundan daha sâde bir beyân.*
İyi bak, anlamak dilersen aslı bu işde,
Göz de Odur, gören de, görüş de.**
Kılmıştır hadis-i kudsi bu ma'nâyı beyân,
Bi yesme'u bi yubşiru'*** kılmıştır ayân.
“ÖZGÜR YAŞAMAYI HAYATINA ADAMIŞ, GÜÇLÜ KADIN OLMAYA ANT İÇMİŞ ÇOCUKLAR İÇİN!”
Kefen... nerden başlasam bilemiyorum. Her satırında beni paramparça ettiği gibi arada yüzüme ufak tebessümlerde bıraktı. Kitabin adi kadar hikayesi de bir o kadar ağır, gerçekleri yüzüne nasıl da tokat gibi vuruyor insanin.
İçerdiği mesajlar, hayatta dair büyük dersler veriyor. İnsana insanlığını sorgulatıyor, şükretmeyi, değer bilmeyi, iyilik ve merhametin önemini, senin elinin tersiyle ittiğin şeylerin bir çocuğun hayali bile olamayacak kadar imkansız hissetmesinin ne demek olduğunu. O kadar içine oturuyor kı insanin anlatmaya dilim varmıyor.
Kitabın konusuna gelirsek. Efraz, Lübnan’da sefalet içinde yaşayan bir ailenin on iki yaşındaki kızıdır. Bir öğün yemeği bile zor buluyorlardır. Türkiye’ye kaçıp daha iyi bir hayatın hayalini kurarken başına binbir türlü felaketler gelir. O felaketlerin icinde yolu ansızın Arden bebekle kesişir. Lübnan’dan Türkiye ulaşan bu hikayede Behzat çıkar karşılarına. Onları bir çöp konteynerin sığınmış şekilde gördüğünde buna kayıtsız kalamaz... ve bundan sonrası icin mutlaka okuyum çünkü ben ne yazarsam yazıyım hiç bir şekilde yetmeyecek.
Karakterlere gelirsek. Küçük güçlü, gücün simgesi olan Efraz. Onca acıya nasıl dayandın sen, ben okurken yoruldum isyan ettim. Behzat benim kalbi temiz, merhameti yüzsek ama bir o kadar da fevri adamım.
Banu, zorluklar geçirmiş ama bi o kadar dik başlı, hastası olduğum kadın ve bir çoğu daha...
KefenŞehnaz Haşimoğlu · Dokuz Yayınları · 2020719 okunma