Mefhar - i Mevcudât, Hazret-i Fahr-i Alem
Muhammed Mustafâ râ Salevât
Allâh adın zikredelim evvela
Vacib oldu cümle işte her kula
Allâh adın her kim ol evvel anâ
Her işi âsan eder Allâh anâ
Mirov her çi dibe bila be xu, fikr û ramanên xu divê piçûk nebine; dikare bigihîje kû, kindîrên ku wî dorpêç kirinê, ê jê çawa xelas bibe, di nav hewka afirandinên biqewet, behrê de dijîn, bi masîye kî piçûk ra di vê pirtûka xû de anîye ziman, nivîskar Samed Bahrengî.
Bi vê masîya piçûk ra gelên ku di her tim eynî cihî de dijîn, digerin, ji
BismillahirRahmanirRahım
Selamünaleyküm arkadaşlar evet güzel bir inceleme yaparım inşallah
Giriş-gelişme-sonuç yapamam konuya direk gireyim barii
Kuma serisi toplam üç bölümden oluşuyor. Bu kitabı kardeşim almıştı, ilk okumaya başladığımda çok ağladım, kitap karakterine düşman oldum çünkü bir kadına değer verirken kuma gelen diğer kadına eziyet
Ne yazsam hiç bilmiyorum elim hangi tuşa çarparsa artık
İlk defa böyle bir kitap okudum düşününce hala bi şaşırma geliyor yani şöyle anlatıyım
ilkokulda beden dersinde okulun çevresini temizlerken yaprakların arasında dolar bulmuştum ilk defa gördüğümden şeklinden tarihi eser sanıp sevinip saklamıştım he aynen o dolara benzer bir kitap oldu benim
Bir sahil kasabasına çeksek arabamızı. Şansımız yaver gitse, tahta bir ev bulsak çatı katı ilk uğradığımız yerde. Etraf sakin olsa, sanki ıssız adaya düşmüşüz gibi. Kapısının önündeki amcaya. ‘10 günlüğüne kiralıyoruz’ desem ne huzur ama. 10 gün sen, ben, bi sahil, biraz müzik, biraz şarap. Nefes alsam derin derin. ‘Meğer ne çok ihtiyacımız varmış buna’ desek. Telefonumu alsam elime. ‘Üff, hastane yine karışmış bizimkiler kavga etmiş yine’ diye söylensem. ‘Düzeltmek lazım aralarını’ Telefonu yavaşça alsan elimden. Sanki o anı bozmaktan korkar gibi bir sessizlikle fısıldasan, ‘10 gün boyunca sadece biz varız, duydun mu?’ Gözlerimi elindeki telefonumdan ayırıp gözlerinin içine baksam; ‘Sadece biz’ diye yinelesen. Beline sımsıkı sarılıp kendime çeksem. Sahiplenir gibi. ‘Gözerine baksam gülümseyerek. Sen de gülsen, Yüzündeki ifadeyi hiç bozmadan eğilip öpsem gülümsemenden çok ciddi bir iş yapıyormuşçasına. O aşina olduğum ciddiyetin sevimlilğine kapılsam yine. Sıksam yanaklarını. Bu ifadeni ne çok sevdiğimi bir bilsen. Gıcırdayan tahta parkeli bu evi bizimmiş gibi benimsesek. O yatakta bizimmiş gibi uyusak. Yolun yorgunluğundan uyuyakalmandaki o masumluğunu sevsem avuç içlerinden öpsem. Sonra göğsündeki ‘benim yerim’ dediğim o çukura soksam başımı. Kokun. Her şeyi unuttursa bi anda.. Benim olduğunu bir kez daha iliklerimde hissetsem. Ve ‘Seninim’ desem usulca. Uyusan bile duymuşsun gibi mutlu olsam. Gözlerimi kapatıp derin bi nefes alsam ne güzel olurdu..
Şervan Ağa kitabın baş kahramanı.
İsminden de anlaşılacağı gibi kuma bir kadının yaşadıkları (Beritan),çocuğu olmadığı için üstüne kuma gelen kadının (Ezo)hissettikleri aynı zamanda bir arada yaşamak zorunda olmalarının verdiği zorlukları anlatan bi kitap.Aşiret dizilerini izlemeyi sevenler bu kitabı okumayı da seveceklerdir çünkü tamamen izlediğimiz aşiret dizilerinde yaşanan konular yazıya dökülmüş (ağalık,kuma,zorbalık vs.)
Kitabı ne beğendiğimi nede beğenmediğimi söyleyebilirim.Bu tür konuları sevenler için güzel olabilir.
KumaŞehnaz Haşimoğlu · Dokuz Yayınları · 2016888 okunma
Şimdi bitti kitap,
Diyorum ki; bir yanda Gülşen Bubikoğlu, diğer yanda Emel Sayın yıllarca hiç başın ağrımadan bir dolu film çekerdi servetine servet, parasına para katardı...
Havuzlu evlerin içinde, sahil de, deniz kıyısında bikinilerle takım elbiselerle ne pozlar verirdi, konusu aşklı meşkli ne roller keserdi ama sen gittin, kar da kışta YOL u seçtin, yaz sıcağında SÜRÜ yü, yer altında MADEN i seçtin...senin bi imzalı fotoğrafına fit olucak insanların dertlerinine talip oldun.
Büyük adamsın vesselam...
Hayrandım sana. Pazarı, bayramı farketmez nerde görsen izlerim filmlerini hala... hayrandım ama ne senin kadar boyum uzadı ne senin kadar cesur olabildim...
"Tamam geldik Mecnun. Binin."
"Neye binin?"
"Uçağa."
"Sormaya da korkuyorum abi ama, niçin?"
"E işte Leyla'yı yakalıycaz Mecnun. Ben kullanırım uçağı. Leyla'nın uçağının üstünden geçerken de atlarsın sen laaaaps diye gider Leyla'nın camına yapıştırırsın suratını. Şşş Mecnun bana bak, Tarık Akan'la Gülşen Bubikoğlu'nun filmindeki gibi olur ha. Otobüsün camından sarkıp öpüyodu ya Tarık Akan. Ne diyon hacı?"
"Ne diyim abi? Ne diyebilirim ki? İnan dilim tutuldu şu an. Yok böyle bi' plan ya. Bu fikir benim aklıma nasıl gelmez diye hayıflanıyorum inanır mısın? İnanılmaz ya."