Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Gizem Altınkaynak
Gizem Altınkaynak
@bibliyoman61
Mimar
Trabzon
Trabzon
42 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Ben bu kitaba bayıldım. Farklı ve eşsiz bir kurgusu var, uzun zamandır bu kadar orijinal konulu bir fantastik okumamıştım. Konusu kısaca ana karakterimiz Maia babasının yanında terzilik yapıyor ve oldukça da iyi işinde ancak kadın olduğu için pek önemsenmiyor. Saraydan babasına saray terziliği için bir yarışma daveti gelince kılık değiştirip erkek kardeşinin yerine saraya gidiyor ve saray büyücüsü Edan'ın da olaylara dahil olmasıyla kitap akıp gidiyor. Yazarın dili oldukça akıcı. Mitoloji kaynaklı hikayeler, fantastik ögeler öyle ustaca yerleştirilmiş ki çok kolayca adapte olabiliyorsunuz, bir anda üstünüze yığılmıyor. Zaten haritalı bir kitap olduğu için okuma sırasında harita da size destek sağlıyor.
Karakterlere gelirsek bence gelişimlerini okumak eğlenceliydi. Mükemmel değiller ama sizleri büyülecek kadar da iyi olduklarını düşünüyorum. Yalnızca Edan ve Maia arasındaki aşkın, romantizmin yeteri kadar verilemediğini düşünüyorum. Keşke aralarındaki romantizmi daha iyi hissedebilseydik. Bir de Edan yüzlerce yıldır yaşayan bir büyücü olmasına rağmen genç bir delikanlıymış gibi hissettiriyor kitapta. Oradaki yaşanmışlığı da hissedemedim. Ama bunlar dışında bence mükemmeldi. Herhangi bir yetişkin içerik de yok. Herkesin keyifle okuyacağı bir kitap bence... keyifli okumalar...
Çerezlik olarak hızlıca bitirilebilecek her yaştan okuyucuya hitap eden romantik bir gençlik romanı Normalin Ötesinde... Bir tarafta dahi abisinin gölgesinde kalmış oldukça sıradan bir genç kız olan Maddie; diğer tarafta ona tamamen zıt karakterde, özgüvenli, yakışıklı bir futbol yıldızı olan Gabe var. İkili arasındaki iş ilişkisi zamanla gelişip güzel bir arkadaşlığa dönüşüyor ve Gabe'in dışarıya gösterdiği kabuğun altındaki inceliği görüyoruz. Böylece çok tatlı bir romantik hikaye okuyoruz. Bu hafif romantizmin yanı sıra da sosyal medyanın insan üzerindeki etkilerini ve bir kişinin sosyal medya üzerinden nasıl bir imaj sahibi olabileceğini veya kötü eleştirilerin hedefi haline gelebileceğini de bizlere gösteriyor. Sonu bana sanki hızlıca bitirilmiş, çalakalem gibi hissettirse de birazcık kafanız dağılsın istiyorsanız, sizi karmaşık olaylar içine sokmadan, yormadan rahatlıkla okuyabileceğiniz Ren Kitap'ın harika baskısı ile birleşmiş bir roman...
Herkese keyifli okumalar...
50 sayfalık minicik bir klasiğe nasıl bu kadar muhteşem ve ütopik bir hikaye sığdırıldığına şaşıracağınız kitap... Dili basit, akıcı; kolay okunabilen bir hikaye olduğundan hızlıca bir oturuşta bitirebilirsiniz. Kitap içerisinde biraz da topluma eleştiri var ama gayet dozunda ve sizi sıkmıyor. Herkesin okuyabileceği, tersten bir hayat fikriyle yazılmış bu kitaba bir şans vermelisiniz bence, pişman olmazsınız. Klasik okumaktan hoşlananlar için ise zaten harika bir seçim olacaktır! Keyifli okumalar...
Benjamin Button'ın Tuhaf HikayesiF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202021,4bin okunma
Okur Takip Önerileri
Üzerine konuşması çok zor bir kitap... Emma'nın istismara uğradıktan sonra "O zaten öyle biri" , "Kendi kaşındı." şeklinde yaftalanarak yaşaması, kimseden destek göremeyişi, yalnız hissetmesi, insanların onu ötekileştirip dışlaması ve elbette bu hikayelerde (gerçek de olsa kurgu da) yananın hep mağdur oluşu içinizi yaka yaka size geçecek. Sonu beni mutlu etmese de Emma'nın neden o şekilde davrandığını tüm süreci okuyunca anlıyorsunuz. Böyle bir durumla mücadele etmenin, başa çıkmanın veya çıkamamanın nasıl bir şey olduğunu, sürecin zorluğunu görüyorsunuz. Bu olayları okumaya dayanabilirim diyorsanız bunları yaşayan insanları anlamak adına lütfen okuyun ancak herkese tavsiye edebileceğim bir kitap değil. Çünkü tüm yaşananlar çok gerçekçi... Ve son olarak şunu da eklemek istiyorum ki bizim başımıza gelmez dediğimiz her şey herkesin başına gelebilir... İnsanları dışlamak bu kadar ucuz olmamalı...
Kitap zor bir yaşam geçirmiş ama güçlü bir genç kadın olarak karşımıza çıkan Beyah'ın birtakım olaylar sonucunda babasının yanına taşınması ve orada kendisi gibi yaralı bir kalbe sahip Samson'la tanışmasıyla başından geçen acı tatlı olayları anlatıyor. Samson da Beyah gibi zorlu bir yaşam geçirmiş. İki karakterin de yaşadıkları olayların sizi derinden etkileyeceğinden eminim. Birbirleriyle çok farklı gibi görünen bu iki karakteri tanıdıkça ne kadar da benzer olduklarını onlarla birlikte göreceksiniz. Dostluk, aile, ikinci şans, kalp kırıklığı, hüzün ve daha pek çok duyguyu yazar yalın ve akıcı bir dille aktarıyor. Zaman zaman da yetişkin içerikler barındırıyor. Son sayfalarını soluksuz okuduğum ve neler olacak diye içim içimi yiyen bu mükemmel kitabı kesinlikle okuyun derim! Şiddetle tavsiyemdir!
Çok severek okudum. Girişine bir göz atayım derken sayfalar beni sürükleyip götürdü. Sonlara doğru inanılmaz bir heyecan kazandı. Aşk, tutku, ihanet... Pek çok duyguya yer vardı. En güzel mutlulukları ve en büyük hayal kırıklıklarını Alyssa ile hissedeceğiniz harika bir kurguydu... Zaman zaman durup ben olsam ne yapardım diye de düşüneceksiniz... Kitap o kadar ustaca yazılmış ki karakterler sanki hayali değil de gerçekte yaşanmış olayları okuyor gibi hissediyordunuz. Okurken tahminlerim genelde doğru çıktı ama yine de kitabın sonunda şaşırmadan edemedim. Mükemmel bir ters köşeydi, sonu çok iyi bağlanmıştı. Ayrıca sanat ve mimari ile ilgili detaylar da beni benden aldı. Kitabın yarısını da alıntı çıkardım! :) Zaman zaman yetişkin içeriklere de yer verilmişti ama aşırıya kaçmadığını da belirtmek isterim. (+16) gibi diyebiliriz.
Alyssa ve James en güzel imkansızlıktı gerçekten ve bu, hayatın içinde kaybolmuş iki çocuğun hikayesiydi... Okuyup o uçurumun derinliklerini ve sırlarını sizler de görmelisiniz bence! Keyifli okumalar dilerim...
Öncelikle şunu söylemek isterim ki kitaba bir beklentiyle başlamadım ama bayıldımm!! Dili akıcı, anlatımı sürükleyici, macera dolu ve kendine has özellikleri -fikirleri- olan kitaplarla dolu kütüphaneler fikrini inanılmaz yaratıcı buldum. Yazar kitapta büyüleyici bir atmosfer yaratıyor ve olaylar o kadar hızlı gelişiyor ki kaptırıp gidiyorsunuz... Favori karakterimin Silas olduğunu söylemeden de edemeyeceğim kendisi her yerden çıkan bir acil durum kiti gibi... Tek üzüldüğüm nokta tek kitap olması ve buna rağmen ucu açık bir son yazılmış olması... Bu kadar güzel bir fikir ile çok daha gelişmiş bir kurgu ve hatta seri çıkarılabilirdi. Tek kitapla kalmamalıydı bence... Daha tatmin edici bir son bulmasını da isterdim ama fantastik kurguları sevenlerin keyifle okuyabileceğini düşünüyorum... Bol kitaplı günleriniz olsunn!!
Bu kitapta güçlü ve bir o kadar da inatçı bir karakter olan Balım'ın restoranını kazanmaya çalışırken kalbini nasıl da Kenan'a kaptırdığını keyifle okuyacaksınız... Anlatımı ve dili oldukça akıcı, eğlenceli hem Kenan hem de Balım'ın ağzından yazılmış bölümlere sahip bir kitap... Hikayenin iki tarafın da ağzından aktarılması oldukça güzel bir detay... Tıpkı madalyonun iki yüzü gibi Kenan ve Balım'ın birbirlerini nasıl da tamamladıkları bizlere çok güzel aktarılmış.
Sevmek... Bir insanı her şeyiyle sevmek... Her zaman, her anında destek olmak... Bu kitapta sevgi ve aşk o kadar güzel anlatılmış ki kelimelere sığmıyor. Her şeyi tam ölçüsünde veren muhteşem bir roman... Siz de bu aşkın tarifini keyifle okuyacaksınız...
Not: Kitabın yetişkin içerik barındırdığını da belirteyim...
Kitaba fantastik olduğunu düşünerek başlamıştım ama ağırlıklı olarak polisiye bir romandı. Pek çok olay ve pek çok kafa karışıklığı barındırıyor ve ilerleyen sayfalarda sırlar tek tek açığa çıkıyor ancak okurken yaptığım tahminler doğru çıktı. Yazar ters köşe yapacakmış gibi olsa da beni yanıltmadı. Ayrıca anlatım olarak çok da sürükleyici değildi, olay akışı yavaştı. Benim için ortalama bir kitaptı. Polisiye sevenlerin daha çok ilgisini çekebilir gibi düşünüyorum ve herkese keyifli okumalar diliyorum...
Kısacık bir öyküye bunca macera ve bu denli duyguyu sığdırmak da ancak Jules Verne gibi usta bir kalemin işi olabilirdi... Çoğu zaman umutsuzluğun pençesinde kalan ama ne olursa olsun oğlunu aramaktan vazgeçmeyen bir baba ve ona yardımcı olan arkadaşları... Bir yandan başka hain emelleri olan birisi... Aşk, dostluk, kararlılık, umut, ihanet ve her şey işte kısacık bir kitapta ardı arkası kesilmeyen bir olay zinciriyle ve akıcı bir anlatımla birleştirilmiş... Bu türe aşina olmayanların bile rahatlıkla okuyabileceği, hızlıca bitirilebilecek bir kitap... Mutlaka okuyun!
Öncelikle şunu söylemeliyim ki kitapta çok fazla karakter var ve her karakterin de ayrı bir olayı var bu sebeple hikayenin akışını takip etmek, kim kimdi akılda tutmak biraz zor olabiliyor. Ayrıca yazar, olayın çözümünü saklamak için pek çok oyun ve ters köşe de yapmaya çalışmış bu da devamlı bir kafa karışıklığı yaratıyor. Bunun yanında yalnızca bir polisiye roman olmamasını aynı zamanda kadına uygulanan psikolojik şiddetin de iyi bir yansıtıcısı olması yönünü sevdim. Ancak kitaptaki ölümlerin detaylarının tam olarak açıklanmaması (özellikle Katie'nin ölümünde) benden eksi puan aldı. Kitabın sonu da benim için hayal kırıklığıydı, bu kadar oyun ve dolambaçtan sonra en azından adalet yerini bulmalıydı diye düşünüyorum... Kurgu anlamında yetersiz kalmış bir kitap diyebilirim... Ben yazarın "Trendeki Kız" kitabını daha çok sevmiştim, maalesef bu kitap beklentimi karşılamadı...
"Kitap bir ev köpeği olan Buck'ın rahat ve mutlu yaşamından koparılıp kendini bambaşka bir ortamda bulması ve vahşi doğanın kanunlarını öğrenerek hayatta kamla çabasını yine Buck'ın düşünceleriyle anlatıyor. Okurken biraz da aslında bu özellikler insanlarda da var gibi bir duyguya da kapılıyorsunuz ve her ne kadar evcilleşmiş de olsa (olsak) Buck'ın içinde (ve bizlerinde de içimizde) hep ilkel bir yanın kaldığını da hissettiriyor... Klasik okumakta zorlananlar için özellikle iyi bir tercih olacağını düşünüyorum çünkü kitap çok rahat okunuyor ve hızlıca bitiyor... Klasik sevenler içinse mutlaka okuyun derim!
Kitap, hemen hemen herkesin bildiği "Sen de mi Brutus?!" repliğinin arka planındaki olayları anlatmakta... Kitapta Caesar'ın adaletsiz olduğu öne sürülerek bir grup yakını tarafından gizlice plan yapılarak sözde devrim adı altında sırtından bıçaklanması işleniyor. Sizi yormadan, sıkmadan ilerleyen tarihi bir havada geçen akıcı ve ağır olmayan bir eser. Shakespeare'in şiirsel diline alışık olanlar için çok rahat okunabilir ancak tiyatro türü okumayı sevmeyenler için uygun bir kitap olduğunu düşünmüyorum... Yine de bir şans verebilirsiniz bence keyifli okumalar!!
Tutkulu, büyük ama hastalıklı bir aşkı anlatan inanılmaz bir klasik... Karakterleri sevseniz mi yoksa nefret mi etseniz karar veremiyorsunuz ancak kitabı da elinizden bırakamıyorsunuz... Aşk, tutku, nefret, intikam, hırs ve daha pek çok duygu kitabın içerisinde kendine yer bulmuş durumda. Ayrıca olaylar, ilk elden tanık olan bir yan karakterin ağzından anlatılıyor. Ailenin evlatlık çocuğu Heathcliff'in ailenin kızı Cathy'ye duyduğu aşkı, kavuşamamalarını ve sonrasında gelişen olaylarla birlikte Heathcliff'in sahip olduğu pek çok hastalıklı düşünceyi de okuyorsunuz. İlk kez bir karakterin bu kadar itici olduğunu düşünüyorum. Buna rağmen yazar konuyu öyle bir ustalıkla işlemiş ki okuduğum en mükemmel klasiklerden biri demekten de kendimi alamıyorum. Bu etkileyici şaheseri kesinlikle okumalısınız!
Başta akışı yavaş ilerleyen olaylardan oluşsa da ilerleyen sayfalarda daha akıcı bir hal alan, fantastik ögeleri az miktarda barındıran farklı bir kitaptı. En başta küçücük bir çocuğun kaderinin, ailesinin eylemlerine bağlı oluşu başlı başına çarpıcı bir durumdu. Ancak karakterler asla siyah ya da beyaz olarak adlandırılamaz, hepsinin iyi ve kötü yönleri var ve ben kusurlu karakterleri seviyorum. Her an bir ölüm kalım durumu olması ve kitabın beni diken üstünde tuttuğunu da söyleyebilirim. Zaman zaman gerginlik elle tutulur bir hal alıyor ve yazarın duyguyu çok iyi geçirdiğini düşünüyorum. Entrika dolu kitapları seviyorsanız ilginizi çekebilir bence... Keyifli okumalar...
Zweig bu kitabında da 50 sayfada bize dolu dolu bir hikaye veriyor. Ferdinand'ın hissettiği o "mecburiyet" duygusunu bizlere buram buram yaşatıyor. Dili o kadar akıcı ve sade ki hızlıca bir saatte bitirebileceğiniz bir kitap ancak kısacık olmasına karşın yoğun bir hikaye içeriyor. Savaşın bir aile üzerinde etkisini, askere çağırılanların psikolojik durumunu, Ferdinand'ın yaşadığı çıkmazı mükemmel bir biçimde yansıtmış. Ferdinand bu iç çatışmadan nasıl bir sonuçla ayrılacak? Savaşa mı katılacak yoksa ailesini mi tercih edecek? Görev duygusu insana neler yaptırabilir? O kadar çok soru ve cevap taşıyor ki bu kitabı okuyun ve okutturun demekten başka bir şey düşünemiyorum!
Öncelikle bu kitabın "Gölge ve Kemik" serisinden sonraki bir zamanda geçtiğini belirtmek isterim ancak iki serinin birbiri ile pek bağlantısı yok. Başlangıçta karmaşık başlasa da ilginç olaylar ile sizi içine alıyor ve sayfalar ilerledikçe de taşlar yavaş yavaş zihninizde oturuyor. Ayrıca her bölüm farklı bir karakterin bakış açısı ile anlatılıyor. Kısaca konu olarak bu kitapta Kaz Brekker'ın imkansız bir paralı görev için ekip toplaması ile başlayıp plansız planıyla birlikte kendi ayaklarıyla düşman bölgesine girerek amacına ulaşmaya çalışmasını okuyoruz. Son sayfalara doğru inanılmaz heyecanlanan bu kitap ikinci kitap hakkında da biraz ipucu veriyor. Zekice kaleme alınmış kurgusu ile çok beğendiğim bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Öncelikle şunu söylemek isterim ki adından da anlaşılacağı üzere kitap Paris'te geçiyor ve şehre dair pek çok detaydan söz ediyor. Anlaşılması zor olmayan dili oldukça sade bir kitap ancak bana pek bir şey katmadı. Kitapta olumlu gördüğüm tek nokta bazen yalnızlık korkusu ile yapılan hatalara ve sonuçlarına değinmesi idi. Bu sebeple kitabı beğendiğimi söyleyemeyeceğim ancak romantik kurgulardan hoşlananlar için çerezlik bir kitap olabileceğini düşünüyorum...
