İki numaranın kapısı önünden geçerken bir köpeğin havlaması işitilir, biraz ürküntü, biraz acıma duyuran. Köpek niye havlıyor? Biz iniyoruz da ondan. Bu yanıt yeter. Sonra merdivenlerin rengi değişir, apak olur. Niye? Mermer de ondan. Bu yanıt da yeter. Yanılıp başka türlü yanıtlasalar belki bir şeylerin eksik kaldığını sezecek, bir daha soracak, başka bir şey soracak..
"Köpek Ata" inancı Tibet kültürünün sembolüdür. Hatta ünlü Göktürk kağanı Bilge Kağan'ın bile Çin elçisi ile görüşürken köpek soyundan gelen tibetliler diye bir tanıtmada bulunmuştur. Orta Asyalı Hunlar ölülerini atları ile birlikte gömerlerken tibetliler ölülerini yakıyorlardı. Bunlar da bize gösteriyor ki Orta Asyalı Türklerle tibetler arasında kesin inanç ayrılıkları var.
Reklam
Soylarının anası olan Deniz Kızı yüceltilecekti bu şarkılarda, Akçaağaçtan yapılma tokmakların dövdüğü, kütükten oyulmuş davullar gümbürder, herkes çılgınca dans ederken oyma­ğın şamanı en bilge kişisi Toprak ve Su'ya köyün yeni avcısı Kirisk'i anlatacaktı. Evet, dualar okuyacak, Toprak ve Su'yun ona cömert davranmalarını, onun iyi bir avcı çıkarak karada ve deniz­ de şansının her zaman açık gitmesini, getirdiği avları küçükler, yaşlılar arasında eşit biçimde dağıtacak büyüklüğe erişmesini dile­ yecekti. Bundan başka, bilge şaman, Kirisk'e birçok çocuk verme­si, çocuklarının uzun ömürlü olması, Deniz Kızı suyunun çoğalıp üremesi için yalvaracaktı, Toprak ve Su'ya.
Adamın biri, bir bilgeyi görmek için köye gider ve bilgeye şunları söyler: “Sanki içimde iki köpek var. Biri pozitif, sevecen, nazik ve anlayışlı; diğeri ise öfkeli, huysuz ve olumsuz bir köpek ve ikisi sürekli kavga hâlindeler. Hangisinin kazanacağını bilmiyorum.” Bilge, biraz düşündükten sonra şöyle karşılık verir: “Ben hangisinin kazanacağını biliyorum. En çok beslediğin köpek kazanacak, o yüzden pozitif olanı daha fazla beslemelisin.”
Evet, belki ben bir baltaya sap olamayan, sıkıcı ve acınacak durumda biriyim. Tersliğim, uyumsuzluğum canınızı sıkıyor. Galiba hiçbir yeteneğim de yok. Kanımdan başka da verecek bir şeyim.. Gençliğim kimseye gerekli olmayan bir izmarit gibi yok olup gidiyor. Ne bir yuvam, ne dostlarım ne de bir işim var. Gençliğimin en verimli çağında bu kasabaya kısıldım kaldım. Erkekliğim, dinçliğim, kalbim gözümün önünde eriyor. Şunu da söyleyeyim, askere gitme vaktim gelene kadar bu kasabadan kurtulmaktan başka bir şey düşünmedim. Ama o sabah gelip çattığında beni bu kasabaya bağlayan o güne kadar farketmediğim daha derin bağlar olduğunu farkettim. Çiğ damlalarıyla kaplı kavaklardan havaya ince bir koku yayılıyordu. Nedense o gün bana bu kavakları çamları çınarları hayatımda sanki ilk kez görüyormuşum gibi geldi. Sabahın bu erken vaktinde sokaklarda serseri mayın gibi dolaşan köpek çetelerinden başka bir şey olmaz. Galiba bu sessiz sabahları köpekleri toprak kokusunu seviyorum. Ama bu kasabada yaşayan insanları ve onların küçük hesaplarını anlamıyorum. Ruhuma yabancı ve boğucu buluyorum. Şimdi söyleyin bana, büyük, ciddi ve herkese gerekli bir işin yapıldığı bir yerlere gitmek istemekte kötü olan ne var, he? Kasaba (1997) Nuri Bilge Ceylan
Bilge Köpek
Şu kör ve aptal kediler, benim ve atalarımın çok eski yıllardan beridir bildiği üzere, dualara, imana ve yakarışlara karşılık gökten fare değil, kemik yağacağını bilmiyorlar.
Sayfa 16 - İndigo kitapKitabı okudu
Reklam
373 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.