Hep buz tutmuş yüreğim, her yerde bulut,
İçim hep kapkaranlık, her yerinde sükut,
Tek bir umut var içimde KOCA BİR UMUT,
O da sensin sevdiğim, gel ve elimden tut.
Sussam çığlık çığlığa, gözlerimle konuşsam
Duyar mısın bi'tanem sessizliğimden anlasan.
Gitmesem yanından; hep yamacında kalsam,
Korusan aşkımı, hep yüreğinde taşısan.
Yeter ki 'gel' de bana 'tut yüreğimden'
Sakın bırakma beni, sıkı tut ellerimden.
Asla vazgeçmem aşkımın mabedinden,
Hep bir umut var o yeşil gözlerinden.
~𝓐𝓵𝓲𝓱𝓪𝓷 𝓑𝓲𝓵𝓰𝓮 ~
'ÇOK'lar neden hiçbir zaman yetmez ki bir şeyin olmasına? Çok çalışmak, çok zorlamak, çok heves etmek, çok emek vermek, çok istemek ve çok sevmek.. Çoklar neden hep zarar olur insana, asla anlamış değilim..
~ 𝓐𝓵𝓲𝓱𝓪𝓷 𝓑𝓲𝓵𝓰𝓮 ~
"Bilmiyorum,” diyerek güldü, “yalnızca sevdim seni. Çünkü senin gibi yaşayan, nefes alan bir kadının değil, bir taşın kalbini eritmeye yetecek kadar çok sevdim seni.."
Yeni bir sevda gibi açtı pembe çiçekler,
Uçuşur etrafında o güzel kelebekler.
Her yeni baharda bir umut gibi bekler,
Kuru dal maharetli, açar pembe çiçekler.
Güzel günlerin habercisi, bir sevda senfonisi,
Derin bir nefes gibi, ferah pembe çiçekler.
Her kışın sonunda ilkbahar gibi bekler
Güzel kızın düşleri, tatlı pembe çiçekler.
Tam her şey güzelken belirdi kötü günler,
Çaktı şimşek, yağdı yağmur, tükendi tüm ümitler.
Son kez uçtular kız için, o güzel kelebekler,
Yalnızlığın senfonisi, kurudu pembe çiçekler.
Pembe çiçekler misali güzel hayaller vardı,
Hepsi yarım, buruk ve hepsi geride kaldı.
Bir sonbahar gününde kuru dallar bıraktı,
Onlar da veda etti, soldu pembe çiçekler.
𝓐𝓵𝓲𝓱𝓪𝓷 𝓑𝓲𝓵𝓰𝓮
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Sen yad eller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.
Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.
Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için…
Bizi öyle harab,