Her insan yeme-içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak, güvenlik bir gelecek için çok çalışmak zorunda olmak, diğer insanlarla sosyal ilişkiler geliştirmek, bilgi ve kültürünü artırmak gibi sayısız faaliyet içine girmek durumundadır. Bütün bunlar kişi üzerine bir baskı oluşturur ve stres olarak bilinen soruna yol açar. İnsanın çevresi yukarıda belirtilen faktörlerle sarılmış durumdadır. İşte ibadet, kişiyi kuşatan bu karmaşadan “birliğin algısına” çeker ve kendisini saran çemberi kırmasını sağlar.
İnsan yaratılış (varlık) ağacının meyvesi olarak düşünülürse, ibadet meyve konumundan birliği temsil eden çekirdeğe doğru yapılan bir yolculuktur. Çekirdeğe yapılan seyahat aslında ağacın tümünü anlamaya yönelik bir çabadır, çünkü ağaç aslında çekirdeğin içinde gizlidir. Eğer insan bir meyve gibi ele alınırsa, çekirdek o kişinin özünü simgelemiş olur. Bu durumda sözü edilen seyahat (ibadet) aslında insanın kendisine ulaşma çabasına dönüşür. Kendini anlamak ısteyen kişi bu yolculuğa tek başına çıkmak zorundadır.
Netice olarak ifade edilirse, ibadet hayatın karmaşa, stres ve zorluklarından uzaklaşma ve nefes alma imkânı sağlar. Aynen gürültülü, dumanlı, karanlık bir ortamdan temiz hava ve sessizliğe çıkıştaki ferahlık gibi bir hâl verir ibadet..