“De te fabula narratur” (anlatılan senin hikayendir) diyor yazarımız. 
Halime canım arkadaşım, bu kitabı okumalıyız dediğinde beni heyecanlandırmıştı.Arka kapağını okuduğumda evet dedim güçlü kadın temalı bu kitabı okumalıyım.İster feminist deyin kabulüm kadınları her dilde her renkte uğradıkları haksızlıklar vs nicelerine karşı bazen düşünce bazen de gülümseyerek yanlarında olucaz.
Her 8 kadının farklı hayat hikayelerine konuk ediyor sevgili @munevvergokkaya bizleri. Tabi ki her isim çiçek isminden oluşuyor.Lale,Menekşe,Papatya,Akasya,Güldane,Yasemin,Manolya ve Sümbül..
Her çiçeğin isim anlamı ve hikayesini öğreneceğimiz bölümleri okuyup yolculuklara öyle başlıyoruz. Çok anlamlı değil mi?
Her biri ile empati yapıp okudum ve çok üzüldüm.Yaşanılan,başa gelen her ne olursa olsun dimdik ayakta kalıp mücadelelerine devam ettiler. O an size üzüntü veren,acı çektiren durum ve olaya karşı sonrasında teşekkür etmiyor muyuz? İyi ki o kuyuya indim, o gün onu yaşamasaydım böyle olmaya devam edicektim tesellisi rahatlatmıyor mu bi nebze?
Önce kendi benliğimize saygı duyup sevdiğimizde o zaman hayatın farklı renklerini de görürüz. Bi nevi yazarımızın bu kitabı yazarak, aydınlatma yapmak istediği düşüncesini kalbimde hissettim. Bazı yerlerde de frene basmamız gerektiği aşılanmış olması beni okurken mutlu eden yerler.Okudukça kendimize hatırlatmamızı,başkalarını memnun etmektense kendi değerimizi en köşeye koymamızı istemiş olabilir.
O yüzdendir ki, yüklerinizi kenara koyun ve bu kitabı okuyun…
Yazarın okuduğum ilk eseriydi, asla son olmayacak.
Konusuna değinmem gerekirse, Gizem adındaki karakterimiz nişanına birkaç gün kala "Hayalet" adında birinden papatya buketi alır. Fazla kafasına takmaz fakat hayalet ona sosyal medya aracılığıyla da ulaşır, çocukluğu hakkındaki her bilgiye sahiptir, Gizem bu durumdan rahatsız olur fakat kim olduğunu da çok merak eder. Fazla bahsetmek istemiyorum, spoiler olmasınn.
Çok akıcıydı, okurken hiçbir zorluk yaşamadım. Kesinlikle okumalısınız, keyifli okumalar dilerimm
Ayşe Ovalı
Çocuk Eğitimi
Kitabı elinize aldığınız da kapağı size aslında kitapla ilgili tüm detayları vermese de kitabın ana fikrini özetliyor ve düşündürüyor nasıl yani çocuklar ve çiçek mezarlıkları. Kitabı okumaya başladığım ilk sayfadan son sayfaya kadar kitabın ana fikrinin çocukların bireysel farklılıklarının olduğu ve eğitimin bu farklılıkları destekleyecek hitap edecek şekilde verilmesi gerektiğini görüyoruz. Kitapta çocukların farklı düşünce yapıları, ruhsal durumları, hayat felsefeleri bakış açıları ve özellikleri farklı özelliklere, büyüme şartlarına sahip birden çok çiçek türüyle örneklen dirilmiştir. Mesela çocuğunuzun biri yer altı orkidesi iken biri gelincik olabilir ya da biri gündüzsefası iken biri papatya olabilir bunların hepsenin farklı özellikleri var ve büyümesi çiçek açması için farklı koşullara ihtiyaçları vardır. Çocuklarda böyledir hepsinin kendini geliştirmesi, kişilik oluşumları için farklı eğitim yöntem ve ortamlara ihtiyaçları vardır. Mesela siz yer altı orkidesine benzeyen çocuğunuza bireysel ödevler ya da ortamlar yaratmamalısınız çünkü zaten yer altı orkidesi yer altında açan ve gün yüzüne çıkmayan çiçeklerdir. Böyle yaptınğınızda o çocuğunuzun içine daha çok kapanmasına neden olursunuz. Kitapta bu şekilde farklı örnekler vardır. Ve bir çok eğitim yöntemine başvurulmuştur. Kitap herkesin okuyabileceği sade bir dille yapılmıştır. Çocuk eğitimiyle ilgilenen herkese tavsiye ederim. Yazarın kalemine sağlık. 
Seher yılmaz 
Çocuklar ve Çiçek Mezarlıkları 
Tuğba Coşkuner
Bir babaannenin 1930'lu yıllarda Maraş'ta başlayıp Istanbul'a kadar uzanan masalını dinleyeceksiniz. Bu masal bir varmış, bir yokmuşlarla başlasada babaanne'nin torunu Nazlı'ya anlattığı Cemrenin hikâyesi kendi masalıdır aslında.
Cemre doğduğunda papatya mevsimi bahar olsada daha kırkı çıkmadan annesinin vefatıyla kışa dönen hayatının başlangıcıydı, tabiiki size masalını burada anlatmıycam neler sığmadıki o masala tarihimize bir kara leke gibi adını yazdıran 27 Mayıs darbesi, Maraş katliamı, Sivas Madımak otelinde diri diri yakılmak istenilen aydınlarımız,sadece bir nefes alacak parkımız olsun, agaçlarımıza dokunulmasın diye direnen insanlara orantısız güç kullanarak büyük facialara yol açılan Gezi parkı olayları, 15 Temmuz darbe girişimi...
Evet masallar bütün kötülüklere rağmen hep güzel bitsin isteriz ama Torun Nazlı bizlere babaannenin masalını aktarırken kendi masalıyla devam ettiği hikayede yinede güzellikler,dostluklar,vefakârlık ,umutlar olsada hüznü bırakıp gitti..
Bizler kendi masalımızla devam etsek babaanne ve Nazlı'nın masalından farklı ne anlatabilirizki:(
Yeni nesillerin anlatacağı masallar umarım güzel olur desekte bazı şeyler değişmedikçe anlatacakları güzel masalları olmayacak malesef :(
Murat DURMAZ
