Ahmet Cevdet Paşa'nın yazdığı kitabı yayınlarken Ahmet Cevdet Paşa'nın kim olduğu bilgisini de -derin bir şekilde- veren bu kaynak kitabının başlangıcıyda oldukça güzeldi.
Ahmet Cevdet kendi deyimiyle 27 Mart 1823'te dünyaya gelmiş, ismi Ahmet olup Cevdet mahlasını İstanbul'da eğitim görürken Şair Süleyman Fehim Efendi'den almıştır. Devrin en
Ölmemek ; insanların başına gelen en iyi şey miydi ? Yoksa bir felaket miydi?
Yazarın okuduğum 4. kitabı oldu. Ama açıkçası körlük kadar etkilemedi beni diyebilirim. Yazarın kendine has yazım tarzını, paragraf ve noktalama işaretlerini pek kullanmamasını ve hiçbir şekilde karakterlere ve yerlere isim vermeyip sıfatlar kullanarak bize aktarmasını bu kitabında da görüyoruz. Bu durumdan dolayı da bazen anlamakta güçlük çekebiliyorum.
Konusuna gelecek olursak;
Ölümsüzlük insanların geçmişten bugün hep istedikleri birşeydi. Başlarda ölmemek güzel birşey gibi gelse de sonrasında bir kargaşa kaos yaratır. Durum öyle ki birbirinden tamamen farklı sektörler iflasın eşiğine bile gelir. Devlet ve kilisi de bu durum karşısında çaresizdir. Toplum da ahlaki bir çöküş meydana getirir. Kitap bana göre iki kısımdan oluşmuş gibiydi. ikinci kısmında ise ölümün nesnelleşmiş şeklini bir kadına, kelebeğe bezetilmesini anlatıyor.
Bir türkü söylüyorum güzelim gözlerine
Kanıyor içerimde gizli bir yara
Hasretin büyüyor yüreğimde çaresiz;
Resmini çiziyorum kâğıtlara...
Boy verdiğin odalarda seni duşünüyorum
Dolaşıp duruyorum sonra bir ara.
Bir efkar basıyor beni ansızın
Kendimi zor atıyorum sokaklara
Bir gün çıkıp gelsen vursan kapıma
Atılsan boynuma kollarını açarak
Otursan dizlerime, yaramaz bakışlarla...
Konuşsan yine öyle yarım yamalak
Sana kendi içimdeki küçük adamı anlatmakla işe başlayacağım… “… ben ne kızıl, ne kara, ne de beyazım. Ben hıristiyan, yahudi, müslüman, mormon, poligam, homoseksüel, anarşist ya da boksör de değilim.
Ben bir kadını/erkeği, onunla evli olduğumu kanıtlayan evlilik cüzdanına sahip olduğum ya da cinsel açlığımı doyurabilmek için değil, gerçekten
`Evgeny Grinko - Field`
Kıza bir partide rastlamıştı...
Harika birseydi. O gun pesinde o kadar delikanli vardı ki.. Partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti. Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın davetine şaşırdı,, ama tam bir kibarlık gösterisi yaparak kabul etti.
Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular. Delikanlı öyle heyecanlıydı ki,