Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Milliyet Yayınları yazardan basılmak üzere bir kitabını istemiş. O da önsöz'de bahsettiği gibi #aziznesininaziznesindenseçtikleri olarak bu seçtiği öyküleri verip harika bir #derleme kitap ortaya çıkmış.
Kitabı okurken direk aklıma çok sevdiğim #hüseyinrahmigürpınar geldi. İki yazarda nüktedan, mizahi, güldürürken düşündüren yazarlar... Kitabı okurken kahkahayla gülerken alt metinde anlatılanı düşünmeden edemedim. Çok geç kalmışım okumaya bunu hissettim.
25 harika öyküden oluşan kitapta ki tüm öyküleri çok ama çok sevdim. "Nasıl Yazıyormuşum" öyküsü'nde kendisi ile yapılan bir röportajda sorulan sorulara verdiği cevaplar onun hiciv ve nükte' de ne kadar başarılı olduğunu gösterdi. Her öykünün altında hangi kitaptan alındığı dip not olarak düşülmüş. En arka sayfada "Aziz Nesin'e özgü başlıca yazım biçimleri" başlığı altında ona özgü kelimeler vardı. Bu da bana #josesaramago yu çağrıştırdı.
Mutlaka okuyun ve okutun tavsiyemdir.
Londonun kitaplarını okurken fazlasıyla keyif alıyorum. Her zaman farklı dünyalara götürüyor ve bakış açınızı değiştiriyor . Farklı kalemi ve duru anlatımlarıyla okuyucuya zevk veriyor . Her romanı bu kadar mı keyif verir bilemiyorum . En sevdiğim yazarlar arasında kendisi
Zengin ve nükte anlatımıyla insanı duygudan duyguya sürüklüyor .
Yıldız Gezgininde de farkını ortaya koymuş . . Bir akademisyen olan Darrell Standing meslektaşını öldürerek San Quentin Hapishanesi'ne düşen eski bir profesör, yaşam boyu hapis cezasını çekerken maruz kaldığı türlü işkenceden kaçmak için zihinsel taktikler geliştirir. . Acı çeken bedenini terk ederek, tarihin farklı dönemlerine , farklı coğrafyalarına zihin yolculuklarına çıkar. .
Kitap nereden esinlenmiş diyecek olursak ?
Yazarın arkadaşı olan aynı zamanda da kitabın başkarakterinin yan hücresinde yer alan Morrell'in, beş senelik hapishane hayatından esinlenerek yazılmış . O dönemde ki Hapisane işkencelerine eleştiri nihayetinde diyebiliriz .
Profesör Dinamit söylentisi yüzünden yemediği dayak , işkence kalmıyor sonrası Gezgin olup çıkıyor ve türlü karakterle bürünüyor . Zaten her kitap karakterinde kendini sevdirmesini başarmış zirveden inmeyen bir yazar benim için . Bu kitabını da muhakkak listenize eklemenizi gönülden isterim. Zaten bir defa okuyunca otomatik olarak diğer kitaplarını okumak için heyecanlanıyorsunuz.
cioran ve ben
Tarihin ve ölümün kasvetli havasının yükünü omuzlayan bir kitaptı. Kitabın başlarında çok sıkılsam da ve varolan yaşam enerjim sıfıra inse de sonlarına doğru hak verdiğim birçok konu oldu. Evet,hayat sıkıntıdır... Çözülmesi gereken bir problemdir. İntihardan sık bahseden bir kitap olması içimin hep maviliklere bakan pencerelerini soldurdu. Depresif söylenmeler de diyebiliriz belki... Velhasıl,hayata farklı bir pencereden de baktırabilen kitaplar misyonunda değerlendirirsek evet bu gayeyi karşılıyor. Üzerinde düşünülmesi gereken çok nükte var. Sorgulamak ne pahasına olursa olsun güzeldir. Bakmak, öğrenmek,gözlemlemek,okumak,izlemek güzeldir...
Mark Twain'i okuduğum ilk eseri. Kitap; iki uzun, üç de kısa denebilecek öyküden oluşuyor. ilk öykü olan 'Gizemli Yabancı' biraz Tolstoy'un 'İnsan Ne ile Yaşar' eserindeki öyküleri, en çok da Goethe'nin Faust'unu anımsatıyor. Ancak, bu öyküde şeytan, biraz melek özelliklerine biraz Tanrı nitaliklerine sahipmiş gibi anlatılmış. Genel kurgu içinde inanç, kader, nefis, dogmalar, "ahlaki" değerler gibi kavramlar incelenmiş.
İkinci öykü olan "Hadleyburg'u Yozlaştıran Adam"da Twain, bir yabancının kurduğu kusursuz planla, dürüstlüğü ile nam salmış bir kasabayı yozlaştırmayı başarmasını anlatıyor. Bu öykü ile 'herkesin dürüslüğü sınanıncaya kadardır.' demek istiyor. Twain, bu iki eserde de -çevirmenin girişte de nor düştüğü gibi- o dönemde çektiği sıkıntıların kaynağı olarak gördüğü insandan bir anlamda öc alıyor.
Diğer üç kısa öykü de biraz alaycılık, biraz nükte biraz da ilk iki öykü gibi insan ırkına karşı bir güvensizlik hissini içinde barındırıyor.
Yazarın seçtiği karakterler ve karakterlerin verilmek istenen mesaj doğrultusunda kitaba yansıtılma becerisine diyebilecek bir şey yok. Yazarın iyi bir gözlemci olduğunu, yerel kültürü çok iyi aktarabilmesinden de anlıyoruz. Dili akıcı ve sade. Yalnız özellikle ilk iki uzun öyküde öne çıkan karamsarlık ve insana karşı yaşanmış olan duygusal kopuş, kurguda da bazı karışıklıklara neden olmuş. Anlatım açısından değil ama kurgu açısından daha iyisi olabilirmiş dedirtiyor insana.
Açlık ve yoksuluk öyle bir düzeye geliyorki kitapta ölüme yüz tutmuş yaşlı bir adam gelinin memesinden ölmemek için sütünü içmek zorunda kalıyor.
Bu konu hatırladığım kadarıyla kitabın son sayfalarında tasvir ediliyor ve insanın içine bir nükte bırakıyor.
Divan şiirini sevdiren 'Adam' olarak anılan İskender Pala, bu kitabında da edebiyat severleri farklı bir atmosfere yolcu ediyor.
Aşkı en güzel eskiler bilir derim. Bu sözümün üzerine de divan edebiyatından beytler ile , çeşitli kıssalar ile, bir nükte tasavvuf ile aşkı dinleyeceğiniz bu kitabı şuraya eklerim
.
A l ı n t ı l a r
.
•Yılın en uzun gecesinin hangi gece olduğunu müneccimler ile takvim düzenleyenler değil, ancak gama müptela olmuş aşıklar bilir./Eski doğu şiiri
.
•Eskiler der imiş: Sevgili eşiğinde can verene gıpta edilmez, asıl sağ kalana gıpta edilir.
... Seven, sevgiliyle menfaat uman değil, menfaatini sevgiliyle olmaktan umandı çünkü.
.
•El-aman ne fena vakte yetiştik
Ahde vefa eder yâran kalmadı. 'Karacaoğlan' .
.
•Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa /Aşık Veysel
.
•Aşk-ı cihânı bu dil-i nâlana verdiler
Bir ra'şedar ele dolu peymâne verdiler/ Adanalı Ziya
.
•Aşk hakikat göğüne yıldız; can ordusuna mehterdir. .
.
Not: Şu satırlar kirlenmemiş sevdalara aittir. Yârenini ateşlerde yakmayacak kadar sevenlere... Haramdan uzak helale yakın olmamız duası ile...
Kitabı bana kitap dostu, kitap okutmaya gönül vermiş değerli yazar #OğuzhanSaygılı, tarih-anı-gezi- biyografi-sanat konularını sevdiğim için #KitapŞuuru- Hediye Kitap Kampanyası'ndan gönderdi. Teşekkürler, başarıları daim olsun.
Kitap; Halk Fıkralar, Nükteleri; Alevi-Bektaşi Fıkraları; Nasreddin Hoca Fıkraları ve Mizah, Taşlama, Hiciv olmak üzere dört bölümden oluşuyor. Dördüncü bölümde örneklerle birlikte yazar, şair, ozanın kısa biyografileri de verilmiş.
Yazar sunuşta; "Anadolu halkının gözünden bir şey kaçmaz. Ama güçleri yetmediğinde ancak fıkralarla, nüktelerle tepkilerini ve uyarılarını dile getirmiştir. Fıkra, nükte ve mizahta; güldürü, hoşgörü, yergi, düşünme, sanat, hüner ve mantık iç içe kaynaşır. Toplumun yaratıcı, düşündürücü ve değerlendirme gücünü ortaya koyar. 1940'a kadar Anadolu nüfusunun %80'i köylerde, %20'si kentlerde yaşıyordu. Kırsal bölgelerde halkın okuma-yazma oranı %5 dolaylarındaydı. Osmanlının baskı ve yasakları nedeniyle fıkra,nükte ve mizahı yazıya dönüştürememişlerdi. Bu insanların kültürü, folkloru, şiiri, deyişleri, fıkra ve nükteleri sözlü olarak yaşatılıyordu. " demiş. Böylece bu kitabı derleyerek, sözlü edebiyatı yazılı hale getirmiştir.
Bizlerde; Anadolu kültürünü, gelenek ve göreneklerini, türkü, fıkra, nükte, masal gibi söylencelerle onların duygu, düşünce ve yaşamlarını öğrenebilmek için bu tarz derleme ve kitapları okumalıyız.
Akıcı bir Türkçe ile yazılmış, rahatlıkla okunan bu derlemeden sözlü edebiyatımızın örneklerini öğrenebiliriz.
#kitapşuuru #oğuzhansaygılı
Anadolu Halk Kültüründe Fıkra - Nükte ve MizahHasan Nedim Şahhüseyinoğlu · İtalik Yayınları · 20014 okunma