“-Çopur Topal Nine katıla katıla gülerek yine sordu.
- İyi düşündün mü Maral Ana. İnsan yavruları bunlar. Büyüdükleri zaman senin yavrularını öldürürler.
- Hayır...... Ben onların anaları olacağım, onlarda benim çocuklarım. İnsan öz kardeşlerini öldürür mü ? diye sorar Maral Ana.”
Roman biterken ise Aytmatov verir cevabı. Tıpkı ilk taşı en temiz olanınız atsın dercesine Mümin Dedeye öldürtür Maral Anayı. Evet tanrı ölmüştü. Onu biz öldürdük.
Vurgulanan diğer bir husus ise milli kültürden, tarihten ve ana dilden uzaklaşmadır.
Mümin dedenin çocuğa anlattığı esir düşen han masalında şöyle diyordu: “- Öldürmeden önce benim vatanımdan herhangi bir çobanı buraya getirmeni istiyorum. – Ne yapacaksın o çobanı ? – Ölmeden önce ondan bir türkü dinlemek istiyorum.”
Bir pasajda ise çocuk şöyle sesleniyordu ; “ Atalarının adlarını unutanlar kötülük yapmaktan utanmazlarmış. Çünkü o zaman insanın nasıl biri olduğunu ne çocukları bilirmiş ne de çocuklarının .”
İyi ve kötü metaforları; Mümin Dede ile Oruzkul ile temsil edilmiş. Oruzkul yozlaşmanın ve yabancılaşmanın temsilcisi iken Mümin Dede ise doğa ve diğer insanlarla barış içinde olma ile temsil edilmiş. Ama ne yazık ki romanın sonunda iyilik kötülüğe benzeyerek kaybetmiştir. Aliya İzzetbegoviçin de dediği gibi, Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.
Keyifli Okumalar.