Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah şu kalbimde paslı hançerin olmayaydı..
Aldığım hiç bir nefes bu kadar canımı yakmazdı.. Peygamber sabırlıdır başka bir adım.. Bir başka adım da yaşamaktır benim.. Üzülmek hakkımdı tastamam.. Bir şehrin en işlek caddeleri kadar da yalnız.. Hani hiç sevmeseydin ya.. Haram kılmış âlemlerin Rabbi beni sana deseydin ya.. Ölseydim bu kadar pişmanlık duymazdım yaşadıklarımdan.. Tiyatro güzeldi.. Ruhu paramparça edilmiş bir adam.. Zavallı bir adam.. Bu halde takdim edenlerin ve sunanların eseriydim.. Herşeyi tarumar edilmiş günahkâr ve çokça cezalandırılmış bir ibretlik insan.. Düşünüyorum da kötü bir halde takdim edilmeme rağmen sevmiştin beni.. Hayatımda ilk defa umutlanmıştım yaşamak için.. İlk defa hayat bulmuştum nefesinde.. O kadar güzel seviyordun ki beni.. Dirhem dirhem eriyordu kalbim kar tanesi misali avuçlarında.. Sonra hakkında kötü şeyler duymaya başladın.. Hepsini narsist şeytanlar yapıyordu bütün bunların.. Derken korktun ve uzaklaştın.. Yazık ki kaçtın sadece.. Hiç dinlemedin.. Bir veda bir vefa borcun var bana.. Bir helallik.. Bir dua bir dilek borcun var bana sevgili.. Ne kendinden ne de Allah'ın adaletinden kaçamazsın..
"Hikayeye göre adam kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, ruh eve sığmıyor. Sabahları kadından önce kalkıyor, şehrin uzak yerlerinden hikayeler topluyor ve sonra tekrar gece yarısı kadına geri dönüyor. Biraz şey gibi, rüzgarı kendinden menkul bir uçurtma gibi."
Reklam
BİR GÖNLÜN KAFESİNE SIĞMAYAN HİKAYE
Gecenin en zifiri -ruhların en çıplak olduğu bir Kilikya gecesiydi. Akdeniz tuz kokan gözleri ile karanlığın içinden Toros Dağlarına bakıyordu. Toros dağları şehrin kadehlerine kamburundaki keskin ayazı dolduruyordu. Mezesi yoktu o gecenin. Kadehler konuşuyor,ruhlar şiir olup geziniyordu cadde sokak. Gecenin en mor saatleriydi. Gözlerde uykunun
Yorgunum Usta!
Yorgunum usta! Yüreğimin mecali yok atmaya Cesedimin ruhu taşımaya Yorgunum usta! Hayallerim hep burun üstü Umutlarım çıkmaz sokak
SAÇMALIK Kİ O ZAMAN BUNA
Bu ruhsuz ölümlü şehir, Yine bana zehir bugün. Ve akşamı zor getirecek bir yaşlı ruh, Sanki gencecik hâlimin göz altlarında mahsur. Beni tüketen ve üzerime bir leş hava, Bu ruhsuz ölümlü şehir ne zaman ölecek acaba? Çok konuşanlar boşa dolduramıyorlar, Hep konuşması gerekenler susuyorlar. Ve bugünde biraz daha beynim uyuşuyor, Ve hep aynı
HECR
... Kulağında çınlarken hıçkırıklar, kocaman sarılacak kimsesi yok, neden? Elinde olsa tek taraflı fesih eder kendisini, samimi olmayan bu sevgiden, Ruhuna dokunamayacaksa ruhu şad olsun böyle berbat aşkın, Nasıl dayanmış bunca sene bu acıya, bak kaldırım taşları da şaşkın. Ayaz'da kalıyor kimi geceler, irkilince gözyaşı tokatlıyor yüzünü, Bir ömür ada'da geçip gitti, bundandır o yarin kaybedişi gülüşünü. Vay halime dedim yazdıkça yazıyorum asılmış o gül cemaline, Şimdi ölü tüm duygular birikiyor gölle dolu o şehrin kör topal sahiline...
Ömür Baki SUNGUR
Ömür Baki SUNGUR
Reklam
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
+Adam kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, ruh eve sığmıyor, sabahları kadından önce kalkıyor, şehrin en uzak yerlerinden hikayeler topluyor ve sonra tekrar gece yarısı kadına geri dönüyor. Biraz şey gibi rüzgarı kendinden menkul bir uçurtma gibi. -Nasıl yani? +Yani ara sıra tellere takılır gibi kadına geri dönüyor. -Fakat müzeyyen bu derin bir tutku. + Bana biraz tek taraflı bir tutku gibi geldi.
İlhami Algör
İlhami Algör
Şehirlerin de bir ruhu vardır. Bir şehirde yaşayan insanlar zamanla yaşadığı şehrin ruhuyla karakteristik açıdan özdeşleşirler. İbnu Hâldun
hikâyeye göre adam kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, ruh eve sığmıyor. sabahları kadından önce kalkıyor, şehrin uzak yerlerinden hikâyeler topluyor ve sonra tekrar gece yarısı kadına geri dönüyor. biraz şey gibi, rüzgârı kendinden menkul bir uçurtma gibi.
Sesimi Duyan Var mı?
Sahi siz duydunuz mu sustuklarımızı? Hayat devam ediyor… mu gerçekten? Birinci yıl… Bir yıl 365 gün müydü? Peki neden ben 365 yıl geçmiş gibi ama aynı zamanda da bir saniye bile geçmemiş gibi hissediyorum? Bir daha gökyüzünü, güneşi, denizi, sevdiklerinizi göremeyeceğinizi, artık her şeyin bittiğini düşünüp yaşamdan koptuğunuzu hissettiniz mi?
Reklam
Ankara
Ankara’nın kalbinde, tutkunun izleri,Kızılay’ın ışıkları, Atakule’nin yükselişi.Anıtkabir’in sessiz çığlığı, Kocatepe’nin asaleti,Her biri, hikayeler anlatır, geçmişten geleceğe. Kitaplar saçılmış her yana, bilginin dansı,Sayfalar arasında kaybolurken, buluruz anlamı.Ankara’nın ruhu bu kitaplarda, her satırda bir nefes,Bir şehrin özü, tarihle, kültürle dolu bir heves.
Senin de Hayat (Deneme)
Kim sevse titrek yelkenli gemilerle geri dönüyor. Önce tuzlu sularla yüzler yıkanıyor ve sefer sırasında uğradıkları haksızlık limanlarını bir bir anlatmaya koyuluyor şaşkınlar.Çoğunun hikayesi aynı, herkes terkedilen...Herkes bir miktar haksızlığa uğramış ve herkes... Ve herkes bir çuval incirini tesadüfen denize düşürdüğünü, dalsalarda
271 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.