Adına ne denir bilmem. İster karma densin, ister ilahi adalet. İçtenlikle ve haksızca üzüldüğüm ne varsa, üzenlerin hep aynı şekilde, aynı durumda oluşlarına şahit oldum, oluyorum. Başkasından bir kötülük görmeye gerek yok. İnsan kendi kuyusunu kendisi kazan bir varlık, onu anladım. Bir yandan da şunu ezberletip uygulattım kendime:
"Şimdi konuşmuyorum, seneler sonra da konuşmayacağım. Hiçbir zaman karşılarına geçip intikam almayacağım. Düştüklerinde iyi olmuş bile demeyeceğim. Benim kelimelerim sesimden çıkıp kimseye çarpmayacak. Keşke bunun anlamını biraz olsun bilseydiniz."
Ben de aldım dersimi. Zira, dersimi öğrenmedikçe devam etti o döngü. Tam "artık anladım" dediğim anda bir benzeri çıktı karşıma. "Hadi bakalım, gerçekten anlamış mısın görelim" denilircesine. Ve sonuç, yine aynı hata-lar. Bu defa da yine aynı cümleyi kurdum: "artık anladım" Şimdiyse gelecek olan o sınavı bekliyorum kendimi kendime kanıtlamak için.
Artık biliyorum ki, uğranılan kimi haksızlıklara insanın kendisi kapı aralayabiliyor, bile isteye. Belki de bi miktar mağdura yatmanın dayanılmaz hafifliği. Haksızlığa uğramanın kapısını aralık bırakmayıp sızlanmamak ile her haksızlıkta kendini kusurlu görmemek arasındaki dengeyi öğrenip öğrenmemenin sınanması bu. Kalemim, silgim, suyum hazır. Bekleyelim bakalım.