Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zemheri

Zemheri
@birazyorgunum
"Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek isterdim. Ama bugün akıllıyım kendimi değiştiriyorum." Mevlana
5 okur puanı
Temmuz 2018 tarihinde katıldı
Bursa, sadece bir şehir değildi. Baştan aşağı bir şiir gibiydi; ama sadece bir şiir de değildi; aynı zamanda o şiirin altında peçelenmiş bir matematik vardı. O, sadece mistik bir ruhun ifadesi de değildi. Bir mimari vardı. Bu mimarinin gerisinde, ahenkler, armoniler ifade eden, hani ayın hilal şeklinde görüldüğü zamanki şekli gibi bir mimarî; o mimarînin gerisinde de adeta gizli, özde erimiş bir matematik vardı.
Sayfa 27
Reklam
Günümüzde gelenek nasıl taklit yoluyla sürdürülüyorsa, modernlikte taklit yoluyla sürdürülüyor. Körü körüne gelenekçilik, körü körüne modernlik gibi iki aşırılık arasındayız. Modern zamanlarda yaşanan gelişmeler, oluşumları, altüst oluşları eleştirel bir dikkatle yorumlayabilen İslami bir eğitim tarzı oluşturabilmeliyiz.
Düşünsel, kültürel, entelektüel meraktan yoksun olduğumuz için yeni çözümlemeler yapamıyoruz. Sıradanlıkların hepimizin üzerindeki kısıtlayıcı etkisi sürüyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
ideolojik modernlikler yoluyla Avrupa değerleri evrenselleştiriliyor; Avrupa siyasetin, düşüncesi, felsefenin evrensel merkezi gibi görülüyor.
Müslümanlar olarak, çok bağnaz, çok katı yerelliklere kapandığımız, çok ciddi ufuk darlıkları ve çarpıklıkları yaşadığımız, geçmiş yaşanan her şeyi din haline getirdiğimiz için ileriye doğru düşünmeyi, geleceğe yönelik çözümlemeler yapmayı başaramadık, küresel ölçekte bir düşünce, kültür, siyaset çerçevesi oluşturamadık, bunu insanlığa sunamadık. Modern zamanlar boyunca zihinsel kölelik durumu yaşadık, yaşıyoruz.
Reklam
Tanrı ne ister? Tanrı iyilik mi ister yoksa iyi olma seçeneğini mi?
Sayfa 84
Bu eğitim sistemi bir millet olarak bizim tabiatımıza uygun değildir; aksine bu eğitim sistemi müslüman karakteri ve özelliği taşımayan bir insan tipi yetiştiriyor. Dahası bu eğitim sistemi, bizim milli ihtiyaçlarımız tarafından belirlenmemiştir; bizim geçmişle bütün bağlarımızı kopartmaya yaramaktadır.
“ İnsan bazen en imkansız, en çılgın düşünceye, sanki bir şeyler olacakmışçasına öyle bir inanır ki, gerçek olması için olmadık fikirler geçer aklından. "
Doğruluk benim önümde kötülenir de, ben nefes aldığım halde, sesim çıktığı halde, onun için bir şey yapmaz, yardımına koşmazsam, korkarım ki bir günah işlemiş olurum.
Ne yazık ki, 20. yüzyıl içinde altın arayanlar ve serüven peşinde koşan İngilizler, İspanyollar'ın Meksika ve Peru'da yaptıklarını tekrarladılar; Zimbabwe'den yüzlerce belki binlerce altın eşyası çaldılar, erittiler dağıttılar.
Reklam
Aztekler(...)iki kap arasına kurdelelerle yerleştirilmiş gerçek kitaplar meydana getiriyorlardı. Ne yazık ki "uygar" Avrupa insanlarının bağnazlığı ve cehaleti bu varlığın sadece küllerini bırakacaktı: (...) İspanyol piskoposu Juan de zumarrege, elde edebildiği bütün aztek kitaplarını ve el yazmaları mi toplattı, (...) büyük bir piramit yaptırarak yaktırdı. Bu iğrenç ve barbarca kıyım Meksika'nın her yerinde tekrarlanacaktı.
İstilacılar tarafından odun yığınında yakılarak ölüme mahkum edilen ve cennete gidebilmek için hristiyan olmaya çağırılan Kübalı kabile reisi, cennette de beyazların olup olmadığını sordu; olumlu cevap alınca , ölümden sonra da böylesine acımasız insanlarla karşılaşmaktansa dinsiz olarak ölmeyi yeğlediğini belirtti.
Batı'nın silahlı saldırısını püskürtmüş, batılılaşma sevdasından kurtulamamıştık. Avrupa vazgeçmemişti avından.
Okuyunca hayattan kaçmak için değil, hayata müdahale için okumalı.
Güdümlü edebiyatta, yazarın sizi alıp bir yerlere götürdüğünü, götürmek istediğini sezinlersiniz; eserdeki yapaylık, iğretilik, inandırıcı olmaktan uzaklık hemen sırıtır. Yazarın ahmak kurnazlığındaki "kötü niyet" hemen kendini ele verir. Bilirsiniz ki, bu adam, sizi enayi yerine koymak istemektedir.
"...oysa gelişmemiş bir ülkede her diplomalı, entelektüel."
Reklam
Kapitalizmin ise maddi kazançlarla ilgilenen aşırı maddeci bir sistem olduğu muhakkaktır. İnsanı dinden ve maneviyattan uzaklaştıran bu sistem,metaryalizm ruhunun duygusuz bir tecellisi olmasına rağmen metaryalist bir felsefeye de dayanmaz. İnsanın maddi ve manevi kişiliği üzerinde hiç bir ciddi açıklama getirilmemiştir.
Kulak ver ve dinle ey vaiz!
Bu ayetleri ölülerin arkasından okuyup üflemeyi bırak. Üzerine ölü toprağı serpilmiş halkına nefha ol, yaşayanlara soluk ver, dirilere ufle, dirilere!
Sayfa 136Kitabı okudu
Hem bütün bunlar; peygamber,din vahiy...Eğer bir gönüle girmiyor,yoksulu doyurmuyor, fakiri gözetmiyor, düşmüşün elinden tutmuyorsanız niçin var?
Günümüzde birbiri ile rekabet halinde iki fikir akımı bulunmaktadır. Bu fikir akımlarından biri dünü topyekûn kutsarken , diğeri ise günümüzde insan medeniyetinin ulaştığı tarihsel durumun da etkisinde kalarak dünü neredeyse tamamen red etme temayülü göstermektedir.
Tarihçi nasıl olmalı
"Tarihçinin yapılan dayatmalardan bağımsız bir şekilde olaylara bakmasi; ancak elden geldiğince ideolojik davranmamasi ve yaşadığı günün genel geçer doğrularını veya kendisinin iman ettiği -kendi- doğrularını tarihe dayatmaması ile mümkün olabilir...olabildiğince tarafsız davranmalıdır."
Reklam
Bulunca dağıtır, bulamayınca şükrederiz
"yine Horasan erenlerinden Şakık Belhi'nin geçimini 'elime geçince şükreder, geçmeyince ve sabrederim' diyen birisine 'o dediğini Belhi'in köpekleri de yapıyor. Biz bulunca dağıtır, bulamayınca şükrederiz' dediğini görüyoruz"