Geçmiyor bu, sabit.
Benim yaşım O'ndan uzaklığımla ölçülür B'enim sabitim O'dur. Ben geldim Senden geldim Sana geldim Sen O'ysan eğer. Ben geldim Senden geldim Sana geldim Bir avuç karbon Bir avuç merhamet. Ben geldim Geçmiş şaraptan kızıl Ve körkütük bir Şiraz'dan elbet.
Sayfa 29 - Metis Yay. Üçüncü Basım: Ekim 2011
Ben sana kırmızı kiremitli bir çatı Begonviller ve bir mavi kapı Ve illa amansız bir avlu getirsem. Dünya soğur, akşam serinlerken, Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok. Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim, Ve işte en gümüş cümlem: İçimi açtım sana. İçini açmak için.
Sayfa 27 - Metis Yay. Üçüncü Basım: Ekim 2011
Reklam
Bir çiçek açtığında Bir eski avluda Diyor ki; Her şey çok eksik ve neredeyse yok gibiyken Buldum buluşturdum kendime geldim Tek eksik sensin! İncecik, çilli bir dille sen de gelsen.
Sayfa 26 - Metis Yay. Üçüncü Basım: Ekim 2011
Ben zaten o ilk acıyla ölmediğimde çok gücenmiştim hayata. İnsan olmuştum ilk o zaman. Ya da bozmuşlardı beni yenidoğandan. Kendimi acıya teslim ettiğimde hatırladım, ölünmüyordu, hatırladım.
...Ece Temelkuran'ın "kalpsiz bir dünyaya inat" dediği şeydir rüya. O dünyadan yaralanan, örselenen, incinen, yorulan, üzülen herkese tesellidir. Rüyalar da olmasa, şu dünyada yapayalnız kalırdık belki de geceleri kimsesiz. Hiç kimse gelip kapımızı çalmasa, halimizi hatırımızı sormasa da biliriz ki sabahın bir sahibi olduğu gibi gecenin de rüyası vardır ve o rüya hatırınadır çektiğimiz bu dünya ağrısı. Birhan Keskin de "serin bir rüya" hatırına yazmış olmalı dizesini.
geçtim hepsinden,öyle hünerle ki yaşadığımı sanıyorlar hala
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.