Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
158 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
DOĞA BİZİM İÇİMİZDE
"Doğayla savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz." demiş Hubert Reeves. Bu sözün değeri o kadar net ve o denli büyüktür ki, üzerine koca koca ciltli kitaplar yazılabilir. Gazeteci yazar Jacques Girardon da bu temelde, alanında uzman üç bilim insanı ile, bitkilerin evrimi ve yeryüzündeki yolculuğu hakkında ropörtaj niteliğinde
Bitkilerin En Güzel Tarihi
Bitkilerin En Güzel TarihiMarcel Mazoyer · İş Bankası Kültür Yayınları · 2021165 okunma
Bitkilerde klasik koşullama
"Biz hayvanların ödülle ilişkili bir uyarana cevap vermeyi kolayca öğrendiğini biliyoruz. Pavlov köpekleri metronom sesiyle yemeği ilişkilendirmek üzere eğitti, böylece sonunda köpekler sadece sesle salya akıtmaya başladılar. (...) Eğer bezelye sürgünleri bir fandan gelen hava akımıyla ışığı ilişkilendirmek üzere 'eğitilirse', kısa zamanda ışık yokluğunda sadece fana cevap vermeyi öğrenirler. Dahası, bu eğitim ancak gün içinde gerçekleşirse başarılı olur; bir bitkiyi bir uyaranı ışıkla ilişkilendirmek konusunda geceleri kandıramazsınız çünkü milyon yıllık evrim bitkileri geceleri asla hiçbir ışık olmadığına ikna etmiştir. "
Sayfa 59
Reklam
homo sapiensler gururludur:)
Bitkilerde, bakterilerde, böceklerde ya da diğer hayvanlarda evrim aleyhine fazla bir şey duymayız: Varsa yoksa bizim kıymetli türümüz içindir itirazlar.
Ağrı kesiciler afyon benzerleri ve türevleridir­ler. Bu kimyasalları doğada bitkiler savunma amaçlı bulundururlar ve ken­dilerini yemeye kalkışan hayvanlarda uyuşukluk ve narkoz etkisi yaratarak ve onların hayati fonksiyonlarını sekteye uğratarak defederler. Yapay yollarla kimyasal olarak üretilmiş olanlar da benzer şekilde etki ederler. Lokal ve genel anestezik maddeler de bitkisel kökenlidir ve bitkilerde savunma amaçlı üre­tilmektedir. Anestezik maddelerin amacı da bitkinin yenmesine engel olmak­tır. İlginçtir ki, bu kimyasalların hastalarda ameliyat öncesi uyutma amacıyla kullanılması sırasında doz artıma bağlı olarak öncelikle beynin evrim tarihi boyunca görece en yakın zamanda oluşmuş bölgeleri etkilenir. Doz yüksel­dikçe daha derin bölgeler etkilenir ve nihayetinde refleksler ortadan kalkar ve en sonunda solunum durur. En ilkin sinirsel iletimi bünyesinde barındıran omurilikteki sinir faaliyeti narkozdan en geç etkilenir. Evrim sürecinde daha önce ortaya çıkmış yapılar bu tip etmenlere görece daha dayanıklı hal almışlardır; çünkü daha eski atalarımızda bulunan bu yapıların söz konusu savunma mekanizmalarına karşı yöntemler geliştirmek için bolca zamanları bulunmuştur. Benzer şekilde, merkezi sinir sisteminde meydana gelen ve ye­tişkinlerde görülen kanser tiplerinde de bu sıralama tekrar edilmektedir. Tü­mörler, kortekste en sık görülmesine rağmen, omuriliğe doğru inildiğinde bu risk çok düşmektedir. Zira en eski sinir yapılarımız tümörlere karşı en yüksek dirence sahiptirler.
Sayfa 508 - Ginko Bilim - Bölüm X:Evrimsel Tıp
Yeryüzündeki yaşamın daha geniş ölçekli tarihinde bu tür hızlı “uyumsal dallanma” örneklerinden biri de, tüylerin ve uçmaya uygun içi boş hafif kemiklerin ortaya çıkışı gibi büyük bir evrimsel yenilikle, yepyeni bir çevreyi (önceden bomboş olan gökleri) derhal kuş türlerin­ de devasa bir patlamaya “açması”dır. Bir organizma soyundaki büyük yenilikler aynı zamanda diğer soylar üzerinde de güçlü bir dalga etki­si (ripple effect) yaratabilir. Örneğin, biyologlar genellikle yaklaşık 140 milyon yıl önce, Kretase dönemindeki böcek, kuş ve memeli türlerinin sayısındaki müthiş artışın, nispeten yakın bir evrimsel yenilik olan, çi­çek açan bitkilerde hızla artan çeşitlenmeyle birçok açıdan bağlantılı olduğu konusunda hemfikirdirler.
Bitkilerde evrim
Babil İmparatorluğu zamanında yaprakları için yetiştirilen pancar daha sonra yenebilir kökleri için, en sonunda da içindeki şeker için yetiştirildi. Belki de başlangıçta yağlı tohumları için yetiştirilen lahana bitkisinin atası daha sonra, bazısı (günümüzdeki lahana ve karalahana gibi) yaprakları için, bazısı (yerlahanası gibi) gövdesi için, kimileri (Brüksel lahanası gibi) tomurcukları için, kimileri (karnabahar ve brokoli gibi) çiçekleri için seçile seçile büyük bir çeşitlenmeye uğramıştır.
Sayfa 138 - Pegasus Yayınları, 1. baskıKitabı okudu
Reklam
Empedokles
Bitkilerde cinsiyet olduğunu biliyordu; bir evrim ve doğal seçilim teorisi vardı(kabul edilmeli ki, biraz fantastik bir teori). Başlangıçta "her türlü biçim bahşedilmiş ve seyrine doyum olmaz sayısız ölümlü yaratık kabilesi etrafa saçılmıştı." Boyunsuz başlar, omuzsuz kollar, alınsız gözler, eşini arayan tek kollar ve tek bacaklar vardı. Bu şeyler, her birinin şansına göre birleşti; sayısız ellere sahip paytak yaratıklar, farklı yönlere bakan yüzleri ve memeleri olan yaratıklar, yüzleri insan gövdeleri öküz olan yaratıklar ve yüzleri öküz gövdeleri insan yaratıklar oldu. Kadınların ve erkeklerin özelliklerini birleştiren ama kısır erdişiler vardı. Sonunda yalnızca belli biçimde olanlar hayatta kaldı.
Sayfa 117Kitabı okudu
“Buna kıyasla din durağandır. Toplumun değişmesiyle değişir ama veriler sonucunda değişmez. Bu da bilimle arasında potansiyel bir çatışma yaratır, tıpkı sonu gelmeyen evrim tartışması gibi. Bu vakada anlaşmazlık konusu görece önemsizdir, en azından biyolog için. İnsanların doğanın geri kalanıyla nasıl bir ilişkisi olduğu sorusu, evrim kuramının merkezinde yer almaz ama onu karalamaya çalışan dinciler için önemli bir engel oluşturur. Bitkilerde, bakterilerde, böceklerde ya da diğer hayvanlarda evrim aleyhine fazla bir şey duymayız: Varsa yoksa bizim kıymetli türümüz içindir itirazlar. Bizi dünyaya Tanrı koymasaydı, diye düşünülür, bir maksadımız olmazdı. İnsanın kökeni konusundaki bu takıntıyı anlamak için, Yahudi-Hıristiyan geleneğinin başka primatlar hususunda çok az ya da sıfır farkındalıkla doğduğunu akılda bulunduralım.”
49 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.