*Nadia MURAD. Umarım dünya üzerindeki aynı hikayeye sahip olan son kız sen olursun. Kitabın sonundaki Nadia'nın da isteği buydu.
** Nereden başlasam, öfkemi, nefretimi nereye kussam bilemiyorum. Öyle acıdı ki canım, öyle hissettim ki acısını bir kadın bir insan olarak desem de asla Nadia'nin neler hissettiğini tam olarak hissedemem.
Aylar önce, ağaç evin balkonunu onaralım diye usta tuttum. Aradan onca zaman geçti, balkonun işi hâlâ bitmedi. Usta malzeme almaya diye bir gidiyor, üç ay geri gelmiyor örneğin. Enteresan bir tip, bir şey de söylenmiyor. Geçenlerde biraz da kinayeyle, “Ustacım galiba bu balkonun işi hiç bitmeyecek” dedim. “Hayata karşı bu kadar umutsuz olmayın bence” diye cevap verdi. Mantıklı geldi söylediği, ne bileyim. Şu anda bazı tahtaları kırık olan balkonumda oturdum sana bunları yazıyorum. Ne anlatmak istediğimi de bilmiyorum, öyle konuşuyorum. Bence artık hepimiz yalnızlıktan ufak ufak kafayı yedik ama bir gün hepsinin geçeceğine inanmak istiyorum. Ne olursa olsun ben ustama güveniyorum, sen de hayata karşı bu kadar umutsuz olma Osman.
Uzun zamandır okumak istediğim Çizgili Pijamalı Çocuk kitabını okumaya başlamam ile birlikte elimden bırakamadım. Öylesine akıcı ve etkileyiciydi ki duygulanmamak elde değil.
Çocuklardan öğreneceğimiz çok şey olduğunu bir kez daha öğrendik. Her şeyin en doğalı ve kalpten olanını vicdan ve sevgi temelinde yaşamayı öğrensek belki de dünya daha da yaşanası bir yer olurdu.
Parsellere bölünmeden yaratılmış dünyayı parsellere bölmeye çalışıp bir keki bölüşür gibi en büyük dilimi kapışma savaşımız bitmedi bitmeyecek.
Üstünlük sağlama yarışı ve ideolojik anlaşmazlık veya maddi çıkar kaynaklı savaşlar gözümüzü kör ettiği zaman hayvani hırslarımız tüm beşeri hassasiyetlerimizin üstünü örterek bizi barbarlaştırır.
Bu kitapta da ırkların çatışmasından kaynaklanan düşmanca yaptırımların yanısıra çocuklardan gördüğümüz göz dolduran dostluk örneğini hayretler içinde okuyoruz.
Sonunda iki taraflı kaybetme söz konusu olsa da kazanan hep güzellikler olacak diye olumlama yapalım.
Okunmasını tavsiye ederim.
Darağacında Üç Fidan ile ilgili söylenecek çok bişey yok aslında. Ben kitabı okurken bende uyandırdığı duygu, düşüncelerimi ve öldüğü yaşta kalan bu üç gence söylemek istediklerimin bir kısmını paylaşmak istiyorum aşağıda.
İlk okuyuşum degil sizi, son da olmayacak. Her defasında kurgu bir roman okurmuşçasına bir mucize, farklı bir son umud eden çocuk yüreğim hep aynı hüzün ile sıkışıyor.
Anayasayı ihlal suçu ile idama mahkum edilişinizin üzerinden henüz 52 yıl geçmişken,bu suçun gerçek sahipleri yazık ki hala istedikleri gibi at koşturuyor.
O vakur duruşlarınızla karşıladığınız ölüm, asla son olmadı sizin için, olmayacak da.
İnfaza giderken çevrendekilere " bu mücadele bizimle bitecek mi?" demişsin ya Hüseyin;
Hayır, Bu mücadele sizinle bitmedi, bitmeyecek....
Mehmet Aslantuğ'un oynayıp da ucunun kötü bir yere çıktığı dizi/ film asla görmedim.🧡
Bu adamdan zerafet akıyor.. bilgi, beceri, sosyal hassasiyet, manyak bir ses tonu, karizmatik bir duruş..
Çok sevdiğim bir oyuncu.. Biz kadınlar hep hayalini kurarız ya.. Sevgili/eş hayalleri.. bilirsiniz.. İnce ruhlu insanlara zaafım var.. Bu zaten çok aşikar.. 20li yaşlar böyle garip işte.. Olmayan sevgilinin ince ruhlu olmasına kadar hayallerini kurdurtuyor..Ne yapalım?💐
Adamına göre film izleme hastalığım da bitmedi bitmeyecek bu gidişle..
Bayılıyorum kendini yetiştirmiş insanlara..
Öyle bi döküleyim istedim..