Yazmayacağım diyorum, içimde bir kıpırtı, bırak lan diyerek seviye düşürüyorum, yine de olmuyor. Sen nasıl adamsın kardeşim. Bu kalınlıkta bir kitabın içine nasıl bu kadar çok şeyi sığdırabiliyorsun. Bir de basit görünümlü derin derin cümleleri nasıl kuruyorsun, o aforizmalar yok mu, şaşkınım. Okurken çok mutlu ettin beni, bazen istemsiz elimi
“Vapuru yapan işçiler, yüzdürenler, onu iskeleye bağlayan kırmızı burunlu adam, ekmeğimizi pişiren fırıncı, ağabeyim, herkes biz olalım diye vardılar. Bizim için elbirliğiyle bu kısa yolculukları hazırlıyorlardı.”
Bitmeseydi...
Yusuf Atılgan okurken başka bir boyuta sürükleniyorum, kendimden olanı izliyorum, anlattığı sahnenin bir köşesinde oturmuş sessiz sakin yaşıyorum sanki. Ne yazsa okurum o derece, konu, mekan hiç mühim değil yani. Cümleleri ne kolay ekliyor birbirine. Yazık ki bu kitabıyla serisini tamamlamış oluyorum. Başka okunacak kitabı kalmadı bende, bitirdim.
Bodur Minareden Öte ve Ekmek Elden Süt Memeden kitaplarının birlestirilmesiyle bütün hikayeleri oluşturulmuş. Biraz gerçek, biraz masal yani. Dedikodu öyküsünü koyacak yer bulamadım, diğerlerinden müstesna...
Bütün ÖyküleriYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 20172,326 okunma