Şöyle bir şey takıldı aklıma: Sinema izleyicisi için "izlemeye aday filmleri" belirleme anındaki araştırma/inceleme sürecinde daha isabetli kararlar almasında hangi platformlar daha iyi yönlendirmelerde bulunuyor?
Karışık geldiyse şu şekilde örnekleyerek basitleştireyim: Kieslowski'nin "Aşk Üzerine Kısa Bir Film"i sinemalar.com'da da imdb'de 8.4; rotten tomatoes'da %95 ortalamaya sahip. Yani dünya seyircisi ve ülkemiz seyircisi ortak beğenide toplanmış. Yine Kim-Ki Duk'un "Boş Ev"i sinemalar.com'da 8.4, imdb'de 8.1, rotten tomatoes'da %87 ortalama tutturmuş.
Elbette buradaki ortalamalar belirli bir kesimin ortalamasından başka bir şey değil; burada yüksek puan tutturan filmler iyi, tutturmayanlar kötü diyemeyiz ancak yine de yüzlerce, binlerce seyircinin görüşleri de bizim için yönlendirici olabiliyor.
Sizden ricam sizin için önemli olan bir/birkaç filmin sinema sitelerindeki puanlarını paylaşmanız.
Etme! Dünyaya tamah.
Sonrası derin bir ahh!
"Ne ettik, ne yaptık",
demeden; vah vah!
Yok bize;
Dünyada ve Bezm-i elestte
Ömür billah;
Güzel bir Felah....
Bozulmuş; Devr-i âlem,
Ahlâk-ı insan
Olmaz artık salah...
Daldık; derd-i dünyaya,
Yalanına, olduk sarhoş.
Unuttuk! Amentü billah
Demedik dünya boş....
Fâniydik dünya hanında
Bizdik, sarhoş seyyah...
Etme! dünyaya tamah
Faniyiz,
Değiliz mâlik
Yaratandır, kainata;
Allah melik.....
Erdal ÖZAYDIN
04.11.2021
Rüzgarsız uçuyordum, kanatlarım yorulmuştu
Küçük gözlerimle ne güzel düşler kurmuştum
Ben büyürken sanki dünya küçülüyordu
Renklendikçe hayat gözlerimi yoruyordu
Gürültüler içinde sesimi duyan yoktu
Beni bekliyordu gerçekler ellerinde boş kafeslerle
Küçük bir çocukken uçmayı isterdim
Ben hayal kurdukça biri bozuyor sanki hala
Küçük bir çocukken uçmayı isterdim
Ben hayal kurdukça biri bozuyor sanki hala
Yüksek gökdelenler yapraksız ağaçlardı
Bir aşkın gölgesinde hayal kuran var mı?
Beni bekliyordu gerçekler, ellerinde boş kafesler
Kalmadı mevsimler, göçecek başka şehirler
Havada süzülüyordum, yoktu konacak bir kader
Beni bekliyordu gerçekler, ellerinde boş tüfeklerle
Küçük bir çocukken uçmayı isterdim
Ben hayal kurdukça biri bozuyor sanki hala
..
Bu dünya, uzunca bir yolun başı,
O mezar dediğin, bir sınırtaşı,
Ömür, iki günlük îman savaşı,
Her an bitebilir, farkında mısın?
Senin sahibin var, yokluğa kanma,
Sana senden yakın, uzakta sanma,
Yalnız Bir Opera
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş
Boş sayfaya baktıkça zihnimin boşaldığını hissettim. Yağmur gibi tepemden aşağı boşanan suyun altında, bütün satırlar da açığa düşmüştü ve şimdi bu satırları bu dünyadan olmayan biri okuyacakmış gibi hissetmeye çalışarak tekrar yazacağım.
Alanım, yeteneğim, ilgim hiçbir şeyim yok çünkü eğitim sistemi beni buna çevirdi, düşüncelerimin boşaldığını
Bir yerde okumuştum; en sevdiğimiz insan bile öldüğü zaman onu unutma süresi 18 aymış. Evet evet 18 ay ne de kolay söylemesi değil mi? Ama bu en uzun süreymiş. Ne kadar da acı. Onsuz yapamam,yaşayamam dediklerimizi bile 18 ay sonra unutuyoruz. Acımız dinip hayatımıza devam ediyoruz. Hayatın ne kadar da boş olduğunu anlamak lazım. Ev,araba,iş güç sahibi olmak için çalışıyoruz ama hayatımızın sonunun geleceğinin bile farkına varamıyoruz. Çalışıp çabaladıklarımız bile 80 yılda yitip gidecek elimizden. Değer mi acaba bu dünya için çalıştığımıza? Sonuçta mezardakiler de aynısını yapmıştı.
Rabbimiz Kur'an'da insan yapısını nasıl biçimlendirdiğini, yaratılmışların diliyle bildirirken "intak" veya "teşhis" denilen edebi sanatları kullanarak, konuşma kabiliyeti olmayan varlıklara insan gibi söz söyletmekte veya onlarla ilgili canlandırmalar yapmaktadır. Rabbimiz böyle bir konuşturma veya canlandırma sanatı ile insan