Alexander konuşmaya karar verdiğinde sesi boğuk ve duygu doluydu. “Sen ölürken üstünde kırmızı güllü, beyaz elbisen olacak. Upuzun saçların omuzlarından aşağı dökülecek. Seni o lanet olası çatıdayken ya da yolda tek başına yürürken vurduklarında kanın elbisende yeni bir kırmızı gül gibi duracak. Rusya Ana için akıttığın kanın kimse farkında olmayacak. Sen bile.”
1200 sayfalık uzun ve yorucu bir yolculuğun daha sonuna geldik.
Trt 2'de yayınlanan bir edebiyat söyleşi programında tavsiye kitaplarda görüp hemen ilk girdiğim kitap sitesinden 80 tl'ye aldım kitabı. Kitap elime ilk ulaştığında dedim bu kitabı okumadan diğer kitaplarımın arasına koyarsam bir daha da okumam o yüzden açıp hemen okumaya
“…Tatyana hepsini itti, masayı itti, kanepeyi itti ve ona doğru koştu. Alexander onu saran duygu seli karşısında taşlaşmış gibiydi. Gülümsemeye çalıştı ama her an diz çöküp hıçkırıklara boğulabilirdi. Tüfeği dahil taşıdığı her şeyi yere bıraktı. Tanrım, diye düşündü, bir saniye sonra ona dokunacağım.”
"Sen ölürken üstünde kırmızı güllü, beyaz elbisen olacak. Upuzun saçların omuzlarından aşağı dökülecek. Seni o lanet olası çatıdayken ya da yolda tek başına yürürken vurduklarında kanın elbisende yeni bir kırmızı gül gibi duracak. Rusya Ana için akıttığın kanın kimse farkında olmayacak. Sen bile. "
Bu kısacık ömürden korkmayacağım, başımı eğmeyeceğim, dik durmanın bir yolunu bulacağım.Kapımı her şeye kapatacağım, Alexander . İçimde yalnızca sen kalacaksın...