Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İstersen hiç başlamasın Bu hikaye eksik kalsın Onca yaraların ardından Yeni bir aşk yaratamazsın Örselenmiş bir çocukluk İşte benim bütün hikayem Kaç sevda geçse de yüreğimden Bu yıkıntıları onaramazsın İstersen hiç başlamasın Geç kalmışız birbirimize Yanlış kapılarla geçmiş bunca yıl Dönemeyiz artık ilk gençliğimize İstersen hiç başlamasın Söz verelim kendimize.
Benim bir sarı çiçek hikâyem vardı. Onu hatırlattı.
Eranthis hyemalis Bu çiçeğin ismi Yunancadan geliyormuş ve bir bahar çiçeğiymiş. Kışın ( Yılın ilk aylarında) açmasına rağmen baharın müjdecisi olarak kabul ediliyor. Kuzey Amerika'da bu çiçeğin açışını yeni yıl hediyesi olarak kabul ediyorlarmış. Eve güneş ışığının enerjisini getiriyormuş. Bu bitki,Don ve soğuktan korkmuyormuş. Ocak ayında
Reklam
Otuz beş yaşındayım, 13 yıldır evliyim; 7 7 yaşında kızım, 7yaşında oğlum var. Üniversite lisans mezunuyum, eşim lisemezunu. Altı sene süren birliktelikten sonra eşimle anne-ba­ ba rızası olmadan evlendim! Altı sene görmediler bile eşimi;kültür farkı var diye.Ben uç bir örneğim sanırım; benim ailemin maddi duru­mu iyi, eşimin aile durumu kötü; ben üniversite, eşim lisemezunu; evlendiğimizde ben özel bir bankada çalışıyordum, eşim mağazada. Benim annem göçmen Trakyalı, babam lazKaradenizli, eşim kürt Doğulu. Annem alevi, babam hane-fi, eşim şafi.Bana kalırsa her şey bahane hayatta; biraz huzur, birazaza kanaat, en çok da sağlık önemli. Hayat hikâyem çok uzun, yazmakla bitmez, ama şu an bu kadar farklı kültürlere rağmen çok sık bir araya gelen ve bir­ likteyken konuşulan farklı şivelerden ötürü tiyatrodan farksız olan bir aileyiz!
Şahane başladık ☆~
Tarih tekerrürden ibaret olmayacaktı, göz göre göre bir kadına kıyılmasına izin vermeyecektim. Her ne pahasına olursa olsun. Tam şu dakika elime bir adamın kanı bulaşmış olsa bile. Ben Efsun Zorlu, bu benim hikayem.
Sayfa 71 - İndigoKitabı okuyor
"...fakat benim bu kırık hikâyem yaşamının her alanına gölge düşürüyordu ."
Her zaman yalnız değildim bu mücadelemde. Bay William Wade ve Pennsylvania Körler Enstitüsü Müdürü Bay E. E. Allen ihtiyaç duyduğum kitapların kabartmalı harflerle baskılarını buldular. Onların bu düşünceli davranışları benim için tahmin edilemeyecekleri kadar büyük bir yardım ve teşvikti.
Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Reklam
Bana göre evlilik, bahar demektir. Nasıl ki baharın gelmesiy­le doğa gözlerini açar ve içinde sakladığı çiçek, böcek, güneş vs. bize sunarsa, işte evlilik de böyle hayatımıza gözlerini aç­tığı anda mutluluk, huzur, güven, saygı, aşk, evlat gibi tüm hayati değerleri bize sunar. Herkesin bir umudu vardır... bir kaybedişi... bir de hikâyesi. Benim hikâyem de 16 yaşında evlenmemle başladı. Henüz lise ikinci sınıfa geçmiştim. Artık tamamen cehennem azabına dönen evimizdeki huzursuzluklardan kurtulmam gerekiyordu. Ama nasıl? O yaştaki bir çocuk için ancak biri­ ne tutunmaktı çözüm. Ben de öyle yaptım ve aile dostumu­zun oğlu ile nişanlandım; ardından okulu bırakıp evlendim. Bu kısmı tasvip etmiyorum fakat o andaki şartlar altın­ da bunu yapmasam daha kötü sonuçlar alacaktım. Evet ev­lendim; çocuk gelin oldum o yaşta! Yığınlarca sorumluluk... Maddi sıkıntılar... Ama bunların hepsini bana unutturan eşi­min sevgisi ve bana verdiği huzurdu. Ben de bunlara karşılık elimden gelen tüm fedakârlığı yapıyordum. Verdiğim bu örnekte küçük kızın evlendiği erkek iyi bir in­san çıkıyor, ama çoğu kez şans herkese bu denli gülmüyor. Genç kız da kendi yaşından umulmadık bir olgunlukla ko­casının sevgisi ve verdiği huzuru görebilmiş ve değerini bil­miş.
Sayfa 19
Arka kapak yazısından
“Başka insanlardan farklı olduğumu ne zaman anladım, hatırlamıyorum. Fakat öğretmenimin gelmesinden önce biliyordum bunu. Annem ya da arkadaşlarım bir şey istediklerinde benim gibi işaretler kullanmıyorlar, ağızları ile konuşuyorlardı. Kimi zaman sohbet eden iki kişinin arasında oturur, dudaklarına dokunurdum. Anlayamazdım ve canım sıkılırdı. Ağzımı amaçsızca onlar gibi oynatırdım. Kimi zaman bu beni öyle sinirlendirirdi ki, yorgun düşene kadar bağırır, her yeri tekmelerdim.”
Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Alfred de Musset
"Hayatının hikâyesini yazmak için öncelikle yaşamış olmak gerekir; yani bu yazdığım, benim hikâyem değildir."
Hepimiz bir bütünün parçasıyız bu dünyada. Hepimiz birbirimizi tamamlamak için varız. Ama en çok da kendimizi tamamlamak için aslında. Kendimiz eksikken hangi bütünü tamamlayabiliriz ki? Hep eksik kalacak bir manzaranın içinde nasıl "İşte oldum!" diye yer alabiliriz?
Sayfa 67
Reklam
1.gece
Bu benim hikayem. Kimseye bırakmayacağım mirasım. Yazmalıydım, yazıyorum. Sırf bu yüzden kağıt ve kalem kullanıyorum. Bittikten sonra yakmak için...
296 syf.
1/10 puan verdi
Her şeyden önce uzak hatıralarım vardı benim, onu önce rüyalarımda yaşadım, sonra yıllar içinde sözcüklerimi buldum, gerçeğimi buldum, bulduğum anda tüm anılarım hikâyelere dönüşmeye başladı. Hangisi gerçek, hangisi hayal artık bilemiyordum. Kâh unuttum kâh hatırladım. Unutulmaya yüz tutan tüm hikâyelerimi derin sulara batırdım, göklere saldım, üzerine topraklar attım. Böylece kaybettiğimi sandım ya da kaybettiğimi umdum. O gece kendi içime uzandım, orada uzun süre sere serpe yattım. Ve nakış işlercesine kendimi yeniden yarattım. Kıymetli bir cevher çıkarırcasına, zahmetle, kanımla, canımla içimden çekip çıkardım. İşte anlatılmaya değer yegâne hikâyem de bu oldu.” Neylan, narsist heykeltıraş Levent’in hünerli elleriyle acılı, eksik, hüzünlü, seven ama sevilmeyen, yaralı, kırgın bir tanrıça olarak şekillenirken, kendi hikâyesinin çok uzak topraklarda, nergis kokulu bir kasabada yazıldığını bilmiyordu. Bir gün annesinin verdiği bir haber, Levent’ten koşar adım uzaklaşan adımlarını o kasabaya çevirdi. Hayatla hikâyenin iç içe geçtiği bu büyülü topraklarda Neylan köklerini, kendisinden gizlenen gerçekleri bulacaktı. Her yeni yolun sonunda yeni bir insan, yeni bir hikâye vardı.
Uzak Bir Masal
Uzak Bir Masalİrem Uzunhasanoğlu · Doğan Kitap · 2023199 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.