Boyanmış, süslenmiş, dolgun bir kadın olmuştu; yaşamayı düşünen, katıksız bir kadın! Karım! Korkuyla görüyordum: karım büyümüş, akıllanmış, bense çocuk kalmıştım. Hattâ yüzüne, gözlerine bakmaktan utanıyordum. O, ben hariç, kendini herkese veriyordu, fakat ben, onun çocukluğunu belli belirsiz tekrar yaşayarak, kendimi teselli ediyordum. Saf masum bir yüzü, geçici, süreksiz halleri vardı çocukken, ve yüzünde ihtiyar hurdacının diş izleri yoktu henüz. Hayır, aynı kimse değildi bu.