Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
501 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Muhteşem bir devam kitabı olmuş. Sayfalar nasıl akıp gitti bilmiyorum. Atwood, muhteşem bir yazar. Hayal gücü ve feminist yanına hayranım. Bu kitabında üç kadına odaklanıyoruz. Glead yönetiminde mevki sahibi Lydia teyze, Nicole bebek ve Agnes. Çok güzel bağlanmış bi kurgu. Sonu muhteşemdi.
Ahitler
AhitlerMargaret Atwood · Doğan Kitap · 2020946 okunma
Bu sancılı iç yolculuk gecenin büyük bir bölümünde devam etti. Ta ki telefonum, bir e-posta ile bipleyip beni düşüncelerimden çıkarana kadar. "Merhaba, İspanya'dan geliyorum ve 15 yaşındayım. Kendimi seninle özdeşleştiriyorum Inna. İnandıkları için mücadele eden tanıdığım ender insanlardan birisin. Benim kahramanımsın. Dünyayı değiştirmek için yaptığınız tüm girişimlere hayranım. Mücadelenizle, farkında olmasalar da öyle çok kadına yardım ediyorsunuz ki. Dilerim bir gün seninle tanışma ve ülkemin değişimine katkıda bulunmak amacıyla sizlerin yanında mücadele etme hayalim gerçekleşir. Yalnızca 15 yaşındayım ama ne istediğimi biliyorum. Ve sen benim için bir hayat modelisin. Lütfen, asla vazgeçme. " Posta kutumu kapatmadan önce bu kısa mesajı defalarca okudum. Cevap vermedim. Utanmıştım. Korku ve acı karşısında vazgeçmekten utanmıştım. Düşmanlarımın beni dehşete düşürmelerinden utanmıştım. Neredeyse onların kazanmalarına izin verecek, neredeyse içinde yer aldığım mücadelenin tüm zaferlerini unutacaktım. Ve bunu bana 15 yaşında genç bir kız hatırlatmıştı. Ona teşekkür ediyorum. Çünkü erkekler dünyasındaki esas hedefimizin, kendilerine inanmaları için diğer kadınlara yardım etmek olduğunu onun sayesinde hatırladım.
Reklam
60 syf.
8/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
Bir adamın kralın karşısına çıkıp bana bir tekne ver demesiyle başlayan güzel bir hikaye... İnsanlar hayatlarını anlık kararlarıyla değiştirebiliyorlar. Temizlikçi kadın bu adamın gelmesiyle aslında sarayda değil bir teknede temizlik yapması gerektiğini hayatının değişmesini istediği farkındalık için anlık kararıyla tekneyi sahiplenmesi peki? Ha tabi tekneyi sürmeyi bilmeyen ama o kadar emin kralın karşına çıkıp bu konuşmayı yapacak kadar cesaretli bir adamla gidiyor ... en ilginç yönü de kadın adamın sadece bilinmeyen adadan başka bir şey istememesi aslında adam kadına aşık olmuştur. Fakat bir göz yanılgısı oluşmuştur ... O bilinmeyen adayı bende aramak istedim belki de kendi benliklerimizin içinde değilizdir eğer öyle olursak bilinmeyen adamızı bulmuşuzdur. Heyecan verici soluksuz bir saat bile sürmedi okumam o kadar sürükleyiciydi ki ah Jose hayranım kalemine ...
Bilinmeyen Adanın Öyküsü
Bilinmeyen Adanın ÖyküsüJosé Saramago · Kırmızıkedi Yayınevi · 200923,1bin okunma
Gözüm kitaplığıma ilişiyor. Dergilerin en üstünde K Dergisi duruyor. Birinden gelen ipince bir hediyeydi. Artık neden basılmadığını düşünürken içinde Dostoyevski'nin oldugunu hatırlıyorum. Madem bütün gece isticvaplı geçecek bari bir saatcik güzel geçsin diyip Dostoyevski ile kahve içmeye oturuyoruz. Dostoyevski biraz sarhoş, o da kahve istiyor. Biraz da kumar oynamış ama hayıflanmıyor. Evli bir kadına aşıkmış. Acı da çekiyor. İnsancıkları yazmış dalga geçmişler. Bir kitabı övüp diğerini yermişler. Onun ince ruhuna epey zarar vermişler. Bunlardan güzel şeyler konuşmaya sıra gelmiyor, "Ben sana hayranım" bile diyemiyorum. Bir ara aklıma geliyor boşboğazlık edip “Turgenyev sen bir kadını görüp heyecanlandın diye dalga geçmiş seninle doğru mu?" diyorum. "Evet" diyor Dosto sadece. iyice canını sıktım, durumu toparlamaya çalışıyorum. "Boşver onun tek güzel kitabı Babalar ve Ogullar, ama senin her kitabın efsane" diyorum. Cevap vermiyor. Bu kadar saçma bir konuya aldırış edip cevap vermez tabii. Pot üstüne pot kırdım galiba aynı dilden konuşamıyoruz bugün ama yine de birbirimizi anladığımızı biliyorum. O da az sonra suskunluğunu bozup anlatmaya başlıyor: "İdam cezası almıştım, o gün idam edilecek 6.kişiydim. Çar, bizi affetti(!) ve kürek mahkumu olduk”…
64 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 saatte okudu
Evet bu sefer bir zweig kitabıyla geldim. Zweig okumayı o kadar özlemişim ki.... Onun o betimlemeleri ve insan psikolojisini bir usta edasıyla anlatmasına gerçekten hayranım. Bu kitapta yazarın diğer kitapları gibi muhteşem di tabii ki. Eğer insan psikolojisine ilgi duyuyorsanız Stefan zweig ı size şiddetle tavsiye ederim. Konusuna da değinmek gerekirse; Kitabın ana karakteri doktorumuza bir gün zengin bir kadından bir yardım çağrısı gelir fakat doktor kadının küstah davranışları karşısında sinirlenir ve yardım teklifini geri çevirir. Ardından çok pişman olur ve kadına yardım etmeyi takıntı haline getirir ve bir amok koşucusu olur( malezyalılarda bir şeye delilik derecesinde takıntılı olmak ve hedefine ulaşana kadar etrafındaki her şeyi yok etmek) kitabın ismi de burdan geliyor anlayacağınız:) yazarımız öyle güzel anlatmıştı ki, kitabı okurken ben adeta bir amok koşucusuyudum... Başka bir kitapta görüşmek üzere esen kalın!
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021111,3bin okunma
396 syf.
10/10 puan verdi
Jennifer L. Armentrout Bu kadına her zaman hayranım serinin 2 kitabı daha hareketli hayal gücü tamamen farklı kitaplarının hiçbiri birbirine benzemiyor tamamen eşsiz seviyorum keşke benimde hayal gücüm onun ki kadar geniş olsaydı her kitabını zevkle okuyorum ve tavsiye ediyorum
Paramparça
ParamparçaJennifer L. Armentrout · Dex Kitap · 2016218 okunma
Reklam
296 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 saatte okudu
Aşk romanları okumayı sevmem, aşk üzerine olan kurgular aşırı boğuyor beni. Ama gerçek bir aşkı okumak bundan çok ayrı elbette ki... Hele mevzu bahis Nâzım ise. Nâzım ile Piraye, hiç vuslata erememiş iki âşık. Belki de Piraye Nâzım‘a, Nâzım ise aşka aşık demeliydim. Nâzım’ın kendisini ve ideolojisine o kadar hayranım ki objektif olabileceğimi sanmıyorum. Aynı zamanda Piraye’de gönlümün güzel köşesinde sevdasıyla, onuruyla, gururuyla, vazgeçmeyişiyle ama dönemeyişiyle de duruyor öylece... Nâzım’ın hayatı o kadar üzüyor ki bunu daha nasıl ifade edebilirim bilmiyorum. Bağımsızlığına, egemenliğine, ülkesine, davasına bu kadar düşkün bir adamın yıllarca hatta ömrünce demir parmaklıklar ardında kalmasını asla yediremeyeceğim. Bu, dönemin çoğu şairi için de geçerli elbette. Bu aşk için Nâzım’a kızamıyorum. Tek kızgınlığım o kadar naif seven bi adam nasıl oldu da sevdiği kadına “Nasıl olsa benden vazgeçmez.” gözüyle bakabildi. Vazgeçişler bazen içinde sevgiyi de barındırabilir. Vuslatın vakti hiç gelmedi ama belli ki kavuşsalardı aşk olmazdı:) Kitaba gelecek olursak konu güzel işlenmiş olsa da anlatım gerçekten kötüydü. Tasarımın da cezbedici bir yanı yoktu ama yapılan iş kaliteliyse hiç bir önemi kalmıyor tabii ki. Anlatım ve tasarım kesinlikle kitaba basitlik katmış. Halbuki konu gerçekten hoş ve sürükleyiciydi:( Kitap yalnızca Piraye ve Nazım’dan bahsetmiyor, Nazım’ın biyografisi niteliğinde aynı zamanda. Bu da kitabı daha dolu kılıyor. Ama Nazım’ı ve Piraye’yi sevmesem ilgimi çekip okur muydum? Sanmıyorum. Son olarak; “Piraye öldü aşkından, yine de dönmedi Nâzım’a...”
Nazım İle Piraye
Nazım İle PirayeTuna Serim · Destek Yayınları · 2017137 okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Okumaya başlar başlamaz gri hücreler harekete geçti, çocukken dinlediğim anılar aklıma geldi. Baş karakterlerden Mehmet Ali; " 26 Kanuni Evvel 1939'da iki buçuk yıllık askerliğimin bitmesine 11 gün var." diyor. Babam 1932 doğumluydu. Onların askere gittiği dönemde karacılar 18 ay, denizciler 36 ay, havacılar ise 5 yıl askerlik
Benimle Oynar Mısın?
Benimle Oynar Mısın?Meltem Sarsılmaz · Kanon Kitap · 201954 okunma
97 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.