Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gツツツ ツN🌙DIIIIN 🦋 sevgili okuyucu Söz büyüdür. Bu nedenle kullandığınız her sözcüğün niyetinizle, varmak istediğiniz noktayla ilgili olmasına özen gösterin. Ağzımızdan çıkan en küçük bir söz bile tüm vücudumuza, tüm evrene yaydığımız bir emirdir. Dolayısıyla odaklandığımız düşünceler ve sıkça ağzımızdan çıkan sözler bir süre sonra bizim gerçekliğimiz olmaya başlar.
Bir çok tarafa Mensup olmak
Taraf olmak, Dürüst olmayı Engellemez. Bunun için kişileri aşan ilkeler, mefkureler olmalıdır. İlkesiz, taraf tutar; taraf olmaz. Tarafsızlık masalına gelince, Bir çok tarafa mensup olma hayali kuranların ilkesizliğidir. Bu nedenle tarafsızlık, en tehlikeli bir taraf tutma biçimidir. Prof Dr ihsan FAZLIOĞLU
Reklam
Bütün beklentileri terk ettik. Bu nedenle her neticeye hazırız. Esasen bu heyecanın da ölümüdür, lakin kursakta bırakmaz hevesleri. Kendime dünyada bir acı kök tadı seçtim, diyen şairin kastettiği de budur.
Bob Marley'e bir keresinde mükemmel bir kadının var olup olmadığı sorulmuş. O da şöyle cevap vermiş: Mükemmellik kimin umurunda? Ay bile mükemmel değil, kraterlerle dolu. Deniz inanılmaz güzeldir ama tuzludur ve derinlikleri karanlıktır. Gökyüzü her zaman sonsuzdur ama çoğu zaman bulutludur. Yani güzel olan her şey mükemmel değildir, özeldir. Bu nedenle, her kadın birileri için özel olabilir. "Mükemmel" olmayı bırakın, özgür olmaya ve yaşamaya çalışın, sevdiğiniz şeyi yapın, başkalarını etkilemek istemeyin.
Kahve Soğumadan Önce
Kahve Soğumadan Önce
Zamansız bir zaman KAHVE SOĞUMADAN ÖNCE Geçmişe gitmek mümkün olsaydı kimi görmek isterdiniz? Kitabımız Japon edebiyatında bu türde yayımlanmış ilk eserdir. Japonya'nın arka sokaklarında küçük bir kafede zamanda yolculuk yapan dört kişinin hikayesini anlatıyor. Geçmişe gitmek için uyulması gereken bir kaç kural var ve bu
Düşünmek , bazen acı verir insana. Çünkü düşündükçe anlarsın bazı şeyleri, farkına varırsın acı gerçeklerin. Çok tehlikelidir de aslında. İpleri elden kaçırınca durduramazsın içindekileri. Ağırlık olmaya başlar zihninin içinde , taşınmaz hale gelir başın. Bu durumun sonu ise yakın. İpler elinden kaçmışsa, düşüncelerini ve seni toplum da dışlar . Hastalık kabul eder bu düşünce biçimini . Deli derler sorgusuzca Ama düşünmezler hiç deli dediğinin içinde olup biteni. Belki dışlandığı toplumdan daha zekiydi kendisi ya da önemsenmemişti ona zulm eden düşünceleri , dinlememişti kimse , boşverilmişti işte . Her şeyin fazlası zarar derler , daha fazlasını istememize sebebiyet verenler. İpi bizden alanlar aynı kişiler , bizi düşünmeye itenler . Düşündükçe iğrenirsin etrafında dönen sahteliklerden . Düşündükçe soğursun bu zalim insanlıktan , pisletilen dünyadan. Peki hiç düşünür müsün deli dediğinin düşünce dünyasını? Her şeyin olayını çözmüş biri de olabilir deli diye hitab ettiğin, hayattan çıkarabileceği tüm dersleri eksiksiz tamamlamış biri de . Biraz düşününce bizler de öyle değil miyiz? Yaşananlardan ders çıkartmaz mıyız ? Hep bir arayış içinde bulunmaz mıyız? Yani herkeste vardır biraz delilik. Ama asıl delilik düşünmeyi hiç denememiş , bilinmezlik dünyasına adım atmamış eksikliklerinde boğulanlardır . Bizim deli dediklerimizse çoktan tamamlanmışlardır. (“ Kafamın içi ,cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde, düşüncelerim acıyor. Anlıyor musun?”~Oğuz Atay~)
Reklam
#psikobirim
Kişinin kendinisini sevmesi, özenli olması, saygı duyması gibi tanımları içinde barındıran özdeğer kavramı hayatımızın tamamında etkisini gösterir. Aslında özdeğer, kişinin kendiyle ilgili ne düşündüğü ve ne hissettiğidilara sız ogretırsınız. Sıklıkla karıştırılsa da aynaya baktığımızda kendimizi beğenmek veya başarılı olduğumuzda gurur duymak
Biz bir adamın aklını, onun okuduğu kitaplardan tanırız. Bu nedenle kimi 𝘚ü𝘯𝘯𝘦𝘵 kitaplarına ilgi ve önem göstermiyor görürsek, din hususunda onun ilmine güvenmeyiz. El-Âsâr 4/309
#Her gün yeni bir bilgi #
Bugün ilginç bir bilgi öğrendim ve sizinle paylaşmak istiyorum. Gerçekliğinden tamamen emin olmasam da, araştırdığım kaynaklara göre doğru görünüyor. Kanuni Sultan Süleyman'ın sofrasına sadece Baki oturmuş. Padişahın eşiyle ve çocuklarıyla bile aynı sofrada oturmadığı söylenir. Bu bilgi ilk başta tuhaf gelebilir, bende şaşırdım şahsen ancak doğru bir kaynak olduğuna inanıyorum. Ünlü Osmanlı şairi Baki (Mahmud Abdülbaki), Kanuni Sultan Süleyman'ın döneminde önemli bir divan edebiyatın 16. Yüzyıl şairiydi ve padişahın himayesinde bulunuyormuş. Kanuni'nin Baki'yi çok sevdiği ve ona büyük değer verdiği biliniyor. Bu nedenle, Baki'nin Kanuni'nin sofrasına oturan tek kişi olduğu rivayet ediliyormuş.
.... Adalet ezilenler için bir tuzaktır Bu başlığı atarken bir avukat olarak biraz gerildiğimi itiraf etmeliyim. Zira adalet gibi insanlığın “yakıcı” taleplerinden birini böylesi bir önermenin konusu etmek, hele de bunu adaletle doğrudan ilişkili bir mesleğin üyesi olarak yapmak nereden bakarsanız bakın oldukça iddialı. Tabii bu iddianın
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.