Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cadıların kurbanlarına zarar vermek amacıyla hediye ettikleri "elma" malzeme olarak zehirli olmak zorunda değildir. Elma ilk günahı simgeler ve bu nedenle zaten ölümcüldür. Elma fakir, yaşlı, muhtaç köylü kadın kılığında Pamuk Prenses'i öldürmeye gelen büyücü üvey annenin kullandığı bir malzemedir. Bu nedenle, çocuklara elma hediye etmek kırsal kesimde yaşayan kadınlar için risklidir.
Sonra şöyle deriz: Allah Teâlâ'nın küfrü ve günahı yaratmasında sayısız hikmetler mevcuttur. Bu hıkmetlerden bıri şudur: İyi ve kötü fiilleri yaratarak bizim onun kudretinin mükemmellığını ve ıradesizinin her şeye nüfuzunu anlamamızı sağlamıştır. Zira Allah iki zıddı, karşıt iki şeyi yaratma kudretine sahiptir ki bu da mükemmel kudretin delillerinden biridir. Çünkü iki zıttan her ikisine değil de sadece birine sahip olan kimse, ona mecbur demektir. Bu nedenle iyi-kötü, güzel-çirkin, yararlı-zararlı, acı verici-lezzet verici karşıt cisimleri var etmek yüce bir hikmettir, isabetli bir yonetimdir. Üstelik burada ilave bir husus daha söz konusudur ki o da kudretin başkasının fiili üzerinde gösterilmesidir. Bu şekilde ezeli kudret yaratılmış kudretten, kuşatıcı irade sınırlı iradeden ayrışır. Böylece Hak Teâlâ'nın başkasının kudretine konu olan şeye kâdir, kulunun kudreti kapsamına giren şeylerde de tasarruf sahibi olduğu, iradesini gerçekleştirme konusunda tam yetke sahibi olduğu, başkasının ise O'na ve O'nun yardımına muhtaç olduğu, O'nun hiçbir şeye muhtaç olmayan ve övgüye lâyık olan olduğu ortaya çıkmış olur.
Sayfa 402 - NesefiKitabı okuyor
Reklam
Yaşamın Anlamı
Bir doktorun bu soruya genel terimlerle cevap verebileceğinden kuşkuluyum. Çünkü yaşamın anlamı insandan insana, günden güne, saatten saate farklılık gösterir. Bu nedenle önemli olan, genelde yaşamın anlamı değil, daha çok belli bir anda bir insanın yaşammm özel anlamıdır. Sorunu genel terimlerle ortaya koymak, bir satranç şampiyonuna sorulan soruyla kıyaslanabilir: “Söyleyin Ustam, dünyadaki en iyi hamle nedir?" Bir maçtaki belli bir durumdan ve rakibin özel kişiliğinden bağımsız bir en iyi hamle ya da iyi bir hamle diye bir şey kesinlikle yoktur. Aynı şey insanın varoluşu için de geçerlidir.
Dünyanın düz olduğuna tüm dünya inanıyorken, bu bir bilgi miydi mesela? *Burada karıştırmamamız gereken nokta şu: Bilgiyi haklı çıkaran onun toplumsallığı değil, onu haklı çıkaran yöntemlerin toplumsallığıdır.* Yani dünyanın düz olduğuna herhangi bir yönteme dayanmadan inanılıyor olsaydı, buna bilgi dememiz mümkün olmayacaktı. Ancak bilim tarihinden biliyoruz ki dünyanın düz olduğu da belli bilimsel yöntemlerle ileri sürülmüş bir iddiaydı. Bu yöntem dönemin filozofları ve bilim teorisyenlerince kabul görmüş ve bu nedenle uzun bir müddet dünyanın düz olduğu inancını desteklemek için yeterli olmuştu. Erken modern dönemde keşfedilen, bu bilginin batıl olduğu değil, kullanılan yöntemin hatalı olduğuydu. Bugün düz dünyaya inanmak, herhangi bir geçerli -yani kabul gören- yöntemle ortaya konulamayışından ötürü bir bilgi değil, batıl inançtır.
"Tarih kitaplarımızda, bir çırpıda geçiştiriliverilen Bizans'tan, köhne bir devlet olarak bahsedilir. Oysa bir zamanlar, bu topraklardan dünyaya hükmetmiş, birçok devletin mirasçısı olmak için yarıştığı, koskoca bir uygarlıktır söz konusu olan Bizans. Bu nedenle, bir kısım Ortodoks Rum, bu topraklar üzerinde hâlâ hak iddia ediyor diye, tarihin bu bölümü yokmuş gibi davranılamaz. Elbette, Kurtuluş Savaşı'nda ve Kıbrıs'ta yaşananlar göz ardı edilmemeli. Ama, bunlardan dolayı da Bizans'tan öcü görmüş gibi korkulması doğru değil.."
Barış dediğimiz şey insanların kavuşmak için çırpınıp bir türlü ulaşamadığı hasretlik çekilen sevgili değil ki. İnsanlar gerçekte barış istemediği için barış yoktur. Dediğim gibi, eşitlik birçokları için ürkütücüdür, bu nedenle "barış" kadar insanların tüylerini diken diken eden çok az kavram vardır aslında. Ve maalesef böyle hissedenlerin sayısı hiç de az değil.
Reklam
Bu nedenle, bu güzelim ruhlar bizim kaotik dünyamıza ayak uydurmakta zorlanıyorlar.
Yaşadıklarına umudun itici gücüyle dalan kimse asla unutmayacak biçimde hatırlar. Bu nedenle, nil admirari [hiçbir şeye şaşma] hakiki hayat bilgeliğidir. Hiçbir an’a, zamanı geldiğinde unutulmayacak kadar büyük bir önem yüklenmesine izin verilmemelidir. Fakat her an, istenildiğinde hatırlanacak kadar büyük öneme sahip olmalıdır.
"İçinde şahsiyet olmayan kimlik görüntüleri, aldatmaya her zaman hazırdır. Bu nedenle, tuzağa düşmek de kolaydır. Onun için kimlik ve kişilik uyumunu önemsiyoruz. Siz siz olun; kimliğinize yanlış fotoğraf yapıştırmayın ve yapıştırmak isteyenlere izin vermeyin. Kimliğinizin içine, hikmet ve marifet ehli ruhşendil bir kişilik ve üzerine de güzel bir fotoğraf iliştirin."
Bir filozof değil de mantıkçı olarak gördükleri Aristoteles'i bu nedenle önemsemezler. Dünyanın oldum olası var olduğunu ileri süren Aristoteles'e katılmayıp gök cisimlerinin hareketlerindeki düzensizliğin bu ebediyen var olma ve düzenlilik görüşünü çürüttüğünü ileri sürerler.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.