Su perisi gibi güzel Boşnak kızı Suada'nın aşk ve savaş hikayesi...
Kitabı henüz bitirdim ve etkisinden uzun süre kurtulamayacağımı düşünüyorum. Geçen ay bulunduğum Bosna'da tur rehberimizin tavsiyesiyle aldım İncir Kuşları'nı... Başlangıçta bir aşk hikayesi gibi gelen bu kitap, Bosna Savaşı ile ilgili bilmediğim birçok ayrıntıyı öğrenmeme ve araştırmama vesile oldu. 1992-1995 yılları arasında Bosna'da yaşanan soykırımda yüz binin üzerinde Boşnak öldürüldü, otuz ila elli bin arasında da Boşnak kadına Sırp güçleri (Çetnikler) tarafından tecavüz edildi... Bu tecavüzlerde motivasyonlarının Sırp bir nesil doğması olması beni hem şaşırttı hem de midemi bulandırdı. Kitabı okurken birden fazla yerde gözyaşlarım sebebiyle ara vermek zorunda kaldım.
Kitabı ve bu savaşı ilginç kılan şeylerden biri; Avrupa ülkelerinin aslında bu savaşta kör değil, taraf olmaları. Çünkü onlar da Sırplar gibi, Boşnaklara müslüman Türkler gözüyle bakıyorlardı. Oysa ki onlar Türk değil, Avrupalı bir milletti.
Kitabın sonunda Suada'ya ve bütün bu acıları yaşamış kendilerini kirlenmiş hisseden, masum ve aslında tertemiz kadınlara sımsıkı sarılmak istedim...
''Sırplar yüreğimi ateşe tuttular
Ben hiç yanmadım
Geceleri soyunup koynuma girdiler
Ben hiç sevişmedim
Atalarıma küfürler savurdular
Ben hiç duymadım
En sonunda beni hamile bıraktılar
Ben hiç doğurmadım...''
Hasılı, bu konuya ilginiz varsa Bosna Savaşı'na dair akıcı bir üslupla yazılmış, iç yakan ve çok şey anlatan bu kitabı okumanız naçizane tavsiyemdir.