"Gönülde bir de sevgi ve hasret taşıyan yolcu, vardığı yabancı memlekette yeni manzaralara baktıkça bu sevginin tazelendiğini ve aradaki mesafe uzadıkça hasretin taze bir kuvvetle tekrar canlandığını duyar; her değişiklik aşkın yeni bir hamlesine sebep olur."
"...Böyle gecelerde, gurbetteki adam için en büyük azap, tek başına bir otel odasına kapanıp kalmaktır. Pencereden giren her ses ve her koku eski hatıraları bir sel taşkınlığıyla beyne hücum ettirir. Neler düşünmezsiniz? En küçük yaşınıza ait hiçten vakalardan tutunuz, hayatınızın en belli başlı hadiselerine kadar hepsini bütün teferruatıyla, teessür ve tahassürleriyle, bir nöbet esnasında gibi... "
"Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor."
"Hayatımızın, birtakım ehemmiyetsiz teferruatın oyuncağı olduğunu, çünkü asıl hayatın teferruattan ibaret bulunduğunu görüyordum. Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyordu."
"... Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır."
"Onun ayağının altındaki toprağı, başının üstündeki havayı, dokunduğu her şeyi, söylediği her kelimeyi seviyorum. Her bakışını, her hareketini, onu bütünüyle, tümüyle seviyorum."