bir insana yapabileceğim en büyük kötülük, ona iyilik yapmamaktır!. diyor ya nietzsche, onun gibi birinin böyle romantik takılması, biraz itici doğrusu! ona yapabileceğim en büyük kötülük, benim daimi varoluşumdur! ben bir solağım!
Sayfa 300Kitabı okudu
Aziz Mahmud Hüdâyî Hz.
Daha sonra Aziz Mahmud Hüdâyî olarak bilinecek olan Bursa kadısı Mahmud Efendi bir işaret üzerine Üftâde Hazretleri'ne kapılanır. Şeyh ona "Sen mal, mülk sahibisin, burası ise yokluk kapısıdır" deyip kabul etmek istemez. Bunun üzerine Mahmud Efendi, kendisini öğrenciliğe kabul ederse dediği her şeyi yapacağını söyler. Üftâde ona kadılığı bırakıp sırma kaftanıyla Bursa sokaklarında ciğer satmasını söyler. "Peki!" der, yıllarca Bursa sokaklarında ciğer satar. Bu arada her sabah erkenden kalkarak şeyhinin abdest suyunu ısıtıp hazırlamaktadır. Üstelik bunu büyük bir coşkuyla devam ettirir. Ne var ki günlerden birinde uyku ağır basar ve ancak namaz vaktinin sonunda uyanabilir. Telaşla ibriğe yapışır ama suyu ısıtmaya vakit yoktur. Hocasının ayak sesleri yaklaşmaktadır. O tedirginlik ve mahcubiyetle ibriği göğsüne bastırmış bir halde kalakalır. Öte yandan Üftâde Hazretleri abdest için eğilmiş "Haydi evlâdım suyu dök" demektedir. Mahmud, ibriği göğsüne bastırmış hâlâ öylece bekliyor. Buz gibi suyu hocasının eline nasıl döksün ki? O sırada şeyhi ikinci kez aynı cümleyi tekrarlayıverir: "Haydi evlâdım suyu dök, ne duruyorsun, sen beklerken güneş doğacak!" Mahmud suyu dökmeye başlar. Hocası birden elini çeker gibi olur. Mahmud onun soğuktan irkildiğini düşünmektedir. Ama abdestin sonunda hocasının söyledikleri bambaşkadır: "Evladım Mahmud! Bu su ne kadar ısınmış böyle? Bunu normal ateşle ısıtmayıp gönül ateşiyle ısıtmışa benzersin. Anlaşılıyor ki senin bu kapıdaki hizmetin tamam oldu. Yarından tezi yok irşada ve halka öğüt vermeye başlıyorsun."
Reklam
artık gerçek olanın beni yorduğu hususunda iddalıyım. bu mahlukların neden böyle sevimsiz olduklarını ise ne yazık ki hala keşfedememiş olmaktan dolayı kendimden utanıyorum. şu yeryüzünde yapayalnızım. büyük, anlamlı ama hırpalayan bir yalnızlık bu..
Sayfa 191Kitabı okudu
Sahile inip oturacağım bir kuytuya Okuyacağım defterini defalarca en baştan Milat öncesinden, milat sonrasından – Beni neyle cezalandırdığını anlarsam şayet – ki suçum büyük ihtimal aklımızın bir türlü ermediği hayat Belki yeniden hayal ederim nerdesin neler oluyor Nerde canlanır buradan giden ölüler biterken o harikulade yaz
Sayfa 8 - Can Yayınları
senin boynun uzun, ellerin uzun, öpüşün uzun. geceleri, büyük bir melankoliyle camdan dışarıya, yağan yağmurun altındaki far ışıklarına bakışın, o bakışın uzun. üzülme beni bırakıyorsun diye; biraz vakit geçirdin kısaca, oyalandın işte; insanoğlu, oyalandıkça büyür. geçip giden hiçbir şey gaflet sayılmamalı, zaman dahil.
İlk rastladığı kişiye mutalaka "Doğruluk mu daha büyük meziyettir, yoksa yiğitlik mi ?" diye sorar, cevap ne olursa olsun, "Bütün insanlar doğru olsaydı yiğitiliğe lüzum kalmazdı!" derdi.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.