Üç aylar geldi, hoş geldi, sefalar getirdi. Rahmet ve mağfiret getirdi. Muhterem kardeşlerim, öyle bir mevsime girdik ki bunu söz ve yazılarla anlatmak asla mümkün değil. Bu mevsimin adı; “İbadet Mevsimi”… Diyeceksiniz ki ibadetin de mevsimi mi olur? Haklısınız, ibadet mükellef olduğumuz günden son nefese kadar devam eden bir görevdir. Ama üç
#intikammevsimi /119/
@a.yasemineren
@nemesiskitap
Acımasızlık.
Doğanın bize nakşettigi,uygarlığın henüz yok edemediği insan enerjisinden başka bir şey değildi.
Insanın elde etmek istediği güç,iktidar ve aşk, aslında onun gerçek kişiliğinin çiçek açmasını sağlayan mevsim değil miydi?
Insanın tohumu bozuksa mevsimin suçu neydi?
Unutma ki hayatta
MUNIS (MOIZ) TEKİNALP
Türkçülük fikri Türklere mahsus olmakla birlikte bir istisnası bulunmaktadır. 1883 tarihinde Selanik-Serez'de doğan Musevi İshak Kohen'in oğlu Moiz Kohen dini inancını değiştirmeden Türkçülük fikrinin ilk mensuplarından, teorisyenlerinden ve müdafiilerinden olmuştur. Beşi kız, dört erkek kardeşin en küçüğüdür. Erkek
Hem büyük şiir yarışmaları düzenlenip, yoksullara yiyecek dağıtılarak Peygamber'in doğum günü Mevlid, hem de buğday fasulye nohut ve sebzelerle özel yemekler yapılarak Mesih'in doğum günü kutlanıyordu. İslam takviminin ilk günü, Re'sü's-sene (Yılbaşı) Elhamra' da resmi bir törenle kutlanır, iyi dileklerde bulunulurdu;
Hem büyük şiir yarışmaları düzenlenip,yoksullara yiyecek dağıtılarak Peygamber'in doğum günü Mevlid,hem de buğday,fasulye,nohut ve sebzelerle özel yemekler yapılarak Mesih'in doğum günü kutlanıyordu.İslam takviminin ilk günü,Re'sü's-sene(Yılbaşı),Elhamra'da resmi bir törenle kutlanır,iyi dileklerde bulunulurdu;fakat Hıristiyan takviminin ilk günü de çocukların sabırsızlıkla bekledikleri bir gündü.O gün çocuklar maskeler takarlar,şarkılar söyleyerek varsıl evlerin kapılarını çalarlar,avuçlar dolusu kurutulmuş meyveler toplarlardı.İranlıların yılbaşı günü Nevruz da neşeyle beklenen bir bayramdı.Nevruzdan önce bir dolu düğün olurdu çünkü bu mevsimin çok bereketli olduğuna inanılırdı.Nevruz gününde ise oyuncaklar ve Müslümanlıktaki yasağa karşın topraktan yapılmış at ve zürafa heykelcikleri satılırdı.Bir de müslümanların büyük bayramları vardı elbette.En önemli bayram olan Kurban Bayramında Granada halkı,kurban kesmek ve yeni giysiler almak için kendini parçalarcasına çaba gösterirdi.Orucun bitimi olan Ramazan Bayramında en yoksullar bile en az on türlü yemek hazırlardı.Aşure gününde ise ölüler anımsanır,herkes birbirine pahalı armağanlar verirdi.Bu bayramlara ek olarak Paskalya yortusu,sonbaharın başlangıç günü olan el-Asir ve hepsinden ünlüsü Mihrecan kutlanırdı.Mihrecanda kuru ekin saplarıyla büyük ateşler yakmak geleneği vardı.Halk,gülümseyerek,yılın en kısa gecesi olduğuna göre uyumanın gereksiz olduğunu söylerdi.
Sayfa 74 - Aşağıdaki 13.yy medeniyetinin hangi parçasındayız?Kitabı okudu
YARISI OLMAYAN ADAM -YILBAŞI ÇAVUŞ
Yazar: Ragıp Karadayı
NOT: Merhume Ayşe GÖNEN Hanımefendinin yaşamış olduğu hatıradan hikâyeleştirilmiştir…
***
Çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği küçük ve şirin kazamızda huzur ve saadetle yaşayan, hâli vakti yerinde zengin bir aile sayılırdık. Memleketimiz; yedi düvele karşı mücadele ettiği büyük
Oğuzcan’dan Dörtlüklerin Var Oluşları: Yüz Yıl Yanarım Yanmayı Öğrendimse
Dörtlükler, şiir dilinin anlam ve biçim itibariyle birbirini tamamlayıp bütünlük sağlamasıdır. Dört satırlık şiir birimidir. Varlığında var olan bir duygu, his ve iletişim aracıdır. Türk şiir dünyasında da en çok kullanılan dörtlükler olmuştur. Divan ü Lügat-it-Türk’teki
Herkes bilir ki, yıllar geçip giderken, zaman denilen o tuhaf şey, altıncı ya da küçük ayak parmağı gibi ucube bir on üçüncü ay doğurarak, öteki, farklı, mirasyedi yılları peydahlar.