Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Her şey ilk adımla başlar. Ahmet Hoca, Urfa’nın, günümüz söylemi ile varoş bir mahallesinde büyür. Kapalı toplumun ürkekliği içinde etrafını tanımaya başlar. Gelenekleri, karşı cinsi, eğitim dünyasını....
Çocuk gözü ile çokta anlamlandıramadığı bu hayata “ununu elemiş eleğini asmış” bir gözle dönüp bakar ve o hayatı değerlendirir.
Urfa’nın geleneklerini, büyüklerinin kendi hayatlarını anlamlandırmasını, yokluğun karakterine işlemiş hallerini samimi bir şekilde bizlere anlatır.
Ne bir büyüklük ne bir eziklik hissedilir konuşmalarında. Olduğu gibi olması gerektiği gibi, bir felsefeciden duyacağınız en samimi sözlerle duyarız hayatını.
Çocukluk, ilk gençlik, üniversite yılları, Ankara’daki akademik hayatı, sonrası İzmir’de mesleğindeki zirve ve olgunluk hayatına dair bi dolu şeyler söyler bize...
Zor sorulara bile sakin bir üslupla, her verdiği cevapta kendini anlatırken, en tevazu hali ile yani bilgece yanıtlar verir.
Öğretiler le dolu hayatının mücadele ile geçtiğini, hırstan arınmış, insanın varoluş sebebi "adalet" duygusundan ayrılmamış bir şekilde bizlere sunar Ahmet Hoca...
Kişisel gelişim kitaplarının öğretemediği çok şeyi Ahmet Hoca hayatından kesitlerle öğretir okura....
☆Eğitim Üzerine☆
Sindire sindire okuyup okuduğuma da memnun olduğum, okulların açılma sezonuna yaklaşırken yeni eğitim-öğretim yılına beni manevî olarak hazırlayan bir kitap oldu.
Görüşlerini çoğunlukla beğendiğim bu kitapta Kant güzel konulara ve isabetli tespitlere yer vermiş. Bununla birlikte katılmadığım düşünceleri de oldu Kant'ın. Bu olumlu ve olumsuz
İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu?
İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu?
Ulaş Başar Gezgin
Nazım Hikmet’in 1955’te yazdığı ‘İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu?’ oyunu, 3 perde ve 12 tablodan oluşuyor.[ Oyunun başında 10 tablo deniyor, oysa metinde 12 tablo var. Ayrıca, Nazım’ın ‘iç savaş’ yerine, Rusça/Azerice çevirisiyle ‘vatandaş harbi’ demesi dikkat çekici (s.296). ] Oyun, Adam
Seni de sevmeyen Tomris'e, diyeceğim geliyor. :))))
Muhteşem, içmeden sarhoş oldum.! :))))
*
Gül kokuyorsun Edip Cansever, gül..
*
Gül Kokuyorsun
*
''Ve odur ki büyüklük
Şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse
O zaman ölünce de şiirler yazar insan
Ölünce de yazdıklarını okutur elbet''
Büyüklük Pelerini Giymiş Küçük Prensler
Çocuk kitaplarını küçümsemenin saçmalığının ve çocuk kitaplarının sadece çocuklar için olmadığının kanıtıdır bu kitap benim için. Yıllarca önüme çıkan ve kalbime konan alıntılarını gördüğüm halde sürekli erteledim bu kitabı okumayı. Şans eseri görerek aldım ve okusam mı okumasam mı çelişkisinin bu kitap için ne kadar gereksiz olduğunu fark ettim. Eğer benim gibi bu ikilemde kalanlar varsa gönül rahatlığıyla okumayı tercih edebilirler. Ben yanlış tarafı seçip ertelemem yüzünden her altını çizdiğim cümlede ön yargımdan nefret ettim ve bu kitabı bu kadar geç okuduğum için kendime kızdım. Kimsenin bu duruma düşmemesini ve bu pişmanlığı tatmamasını temenni ediyorum.
Kitap güzel cümleleri ve derin eleştirel düşünceleriyle herkesin hayatında en az bir kere okuması gereken kitaplardan.
Anlatımı sürükleyici, cümleleri sade, bir oturuşta rahatlıkla bitirilebilecek bir kitap. Okuyun, okutun ve düşünerek mutlu olun. Verdiği mesajları yalnızca paylaşmakla kalmayın, inanın bunu yaptığınızda hayat çok daha güzel bir yer olacak.
Yazarın ithaf kısmında da belirttiği gibi her yetişkin önce çocuktu ama pek azı bunu hatırlıyor. İşin aslı hepimiz özümüzde büyüklük pelerini giymiş ya da toplum tarafından giymek zorunda bırakılmış küçük prensleriz. Bu gerçeği hatırlayanlardan olmak, dünyayı birlikte tanımak dileğiyle.
Öncelikle saygılar sevgiler sunarım...
Bu kitap, daha önceki yıllarda olsun şimdiye kadar olan ki zaman da olsun, hep okumak isteyip, ama zaman olarak kendisi gelsin istediğim bir kitaptı. Namı büyüktü belki de bu yüzden nazlandım okumak için, belki de çok popüler olduğu için büyüklük tasladım, nasıl desem bu kitabı daha okumadan onunla aramda bir duygusal bağ gelişmişti.
Şimdi zaman olarak öyle bir ansızın geldi ki...
Bana Hem kilometre yaptırdı, hem yol yürüttü ve en sonunda kitapçı'dan assolist edasıyla tek bir kitap olarak çıktım mağaza kapısından. Başka kitaplar da almak istedim, "Sadece benim için geleceksin bugün" dedi resmen, başka kitap alamadım.
Aldım aldım bıraktım. :)
Kitap hakkında bir inceleme yapmayı düşünmüyorum... Kitap hakkında yazılan yazılmış çizilen çizilmiş söylenen söylenmiş... Bütün incelemelerin de, eminim ki; şüphesiz çok güzel olarak anlatıldığından. Haddimize olan bize düşen; herkes gibi hayran olup kalmaktı.
Şöyle bir gerçek var ki bu kitabın okullar da zorla ders konusu gibi olmasını isterim her öğrenciye ödev olarak zorunlu verilmesini isterim. Sadece öğrenciye mi ? Kesinlikle okumamış okuyamamış her yetişkin gençlere beylere bayanlara ebeveynlere kamu spotu gibi zorunlu yayın olarak okutulmasını isterim.
"Kitap' a vesile olan arkadaşıma, dostuma sonsuz şükranlarımı sunarım."
Herkese çok teşekkür ederim, bir sürü alıntı paylaştım bir sürü duygu paylaştım, kimini rahatsız ettim kimini hoş, rahatsızlık için özür dilerim. kiminin hoşuna gitti, kiminin gitmedi.
Giden, gitmeyen hepsi baş tacı.
Teşekkür ederim , saygılar sunarım, herkese keyifli okumalar dilerim.
