Yaşamın özellikle ilk üç yılında annenin, çocuğunun eğitimiyle meşgul olması, hiçbir kişi ya da kurumdan yardım istememesi, kuşkusuz en sağlıklı yoldur.
Ancak yaşam koşulları nedeniyle, annenin aileye ekonomik katkıda bulunmak üzere çalıştığı durumlarda, "bakıcı"dan yararlanma seçeneği birçok eğitimsel yanlışı da beraberinde getirmektedir...
Anneye en çok gereksinim duyduğu bu dönemde anneyle fizik temastan ve duygusal etkileşimden uzak büyüyecek, bu da çocuğun kişiliğini ve duygusal gelişimini önemli bir biçimde etkileyecekdir.
Bebekler "benmerkezci" yaratıklardır. Kendi duygu ve gereksinimlerine karşı son derece duyarlı oldukları halde, başkalarınınkine değildirler. Yaşamın en başından beri bedenler onlar için en büyük öneme sahiptir.
Korkan çocuk, korkuları nedeniyle eleştirilmemeli, alay konusu yapılmamalıdır. Korkular gerçekçi bir yaklaşımla olduğu gibi kabul edilmelidir. Çocuğu korku duyduğu objeyle karşı karşıya getirmeye çalışmak hatalı bir yöntemdir. Onun korktuğu objeden uzaklaşmasına izin verilmeli ve ona güven duygusu aşılanmalıdır.
Çıkarın varsa adaletsiz davranmak, uluslararası bir ilke haline getirilmiştir.
Bu ilke de, elbette, güçlü olanların yararına ve çıkarına işlemiştir.
Sömürgeciliğin meşruiyet silahı olarak kullanılan bu ilke, halihazırdaki uluslararası ilişkilerde de, güçlü olanların zayıflar karşısındaki silahları haline gelmiştir.
Başka bir söyleyişle, arkanda, seni yeteri kadar destekleyebilecek bir gücün bulunuyorsa adaletsizlik yapma ''hakkını'' elde edebilirsin; daha da başka bir söyleyişle, böyle bir durumda adaletsizlik yapmak meşru ve mubahtır.