Kerimcan Uysal
@cankerim
Gerçek nadiren saftır ve asla basit değildir.
Kitaplar istisna değildirler.
Lisans
Çanakkale
26 Temmuz
56 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Sabitlenmiş gönderi
Dün akşam ne yaptınız diye sordu.. Ne diyeyim?Çünkü ne kırlara gidip koştum, ne de penceresinin altında sabahladım.Hava adamakıllı ayazdı.Kirli battaniyeme sarıldım ve horul horul uyudum.
Sayfa 88Kitabı okudu
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Okur Takip Önerileri
Bir insan kendisi için mükemmellik iddiasında ne kadar az haklıysa; ulusunun, dininin, ırkının veya kutsal davasının mükemmel olduğunu iddia etmeye o kadar çok hazırdır.
Bir ülkeyi veya tüm dünyayı dönüştürmek isteyenler geleceğe duyulan bir inanç ve umutla bunu başarabilirler. Bunun için büyük umutlanın nasıl alevlendirileceğini ve bu alevin nasıl körükleneceğini iyi bilmeleri gerekir. Bu umudun ne olduğu önemli değildir; ahiretteki cennet umudu olabileceği gibi dünyadaki cennet(sosyalizm), yağmacılık, tarifsiz servet(kapitalizm), efsanevi başarı ve dünya egemenliği umudu da olabilir.
Gerek Fransız gerek Rus devrimlerinin milliyetçi hareketlere dönüşmüş olmaları göstermektedir ki çağımızda milliyetçilik, kitle coşkusunun en verimli ve dayanaklı kaynağıdır.
Sayfa 18
İnsanoğlu bir başka gezegende yaşamaya karar verecek ise bu bir merak gereği olmalıdır. Aksi taktirde Dünya denen gezegene sığamadığı için bir başka gezegene göç ettiği anlamına gelir. Dünya’da diğer canlılardan daha akıllı olmasını fırsat hatta haklılık sebebi bilerek bencilce onlara tahakküm etmiş zorba bir canlının hikayesi hala devam ediyor demektir.
İnsanların duyumlarını uyaracak ölçüde yakınlarında gerçekleşmeyen bir olaya ilgi göstermesi pek içlerinden gelmez; ama aynı şey gözlerinin önünde, doğrudan duygularına dokunma mesafesinde gerçekleşirse, bu olay önemsiz bile olsa, hemen aşırı bir duyarlılık gösterirler. Böylelikle normalde nadiren görülen tepkilerini ölçüsüz ve abartılı denilecek bir sertlikle telafi etmiş olurlar.
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü; akıl çağıydı, budalalık çağıydı.
Tanrı olduğundan emin olmak için bir işaret isteyen Hz. İbrahim’den de anlayabileceğimiz gibi peygamberler Tanrı’nın kehanetinden, kehanetin kendisiyle değil bazı işaretlerle emin oluyorlardı.
Doğal bilgimizin temellerince kapsanmayan hem de anlaşılmaz olan düşünceleri saf sezgiyle anlayabilen bir insan zorunlu olarak hem cinslerinden çok daha üstün bir zekaya sahip olmalıdır.
Eğer bir halk haklarını Tanrı’ya aktarmak isteseydi onunla bir kesit antlaşma yapması gerekirdir ve bunun için sadece haklarını aktaranlarının onayı değil, aynı zamanda Tanrı’nın da onayı gerekirdi. Ancak Tanrı, Havarileri aracılığı ile Tanrı’nın anlaşmasının artık Mürekkeple ya da taş tabletlere yapılmadığını, Tanrı’nın Ruhu ile yüreğin etten tabletlerine yazıldığını belli etti.
Nefretiniz elektriğe dönüştürülebilmesi bütün dünyayı aydınlatmaya yeterdi.
Belki biraz ağır kaçacak ama insan türü doğanın kanserli dokusudur. Yine de iyi huylu tümör misali rasyonel ve etik değerlere sahip insanlar olarak bilim, sanat ve doğayla ilgilenmek çok kıymetlidir. Bunu yapmadan geçirilen bir ömür yalnızca karbon, azot ve su döngülerine katkı sağlar.
Çoğu şeyin içindeki gerçek manayı gözlerim muhtemelen şimdikinden daha hızlı kavrıyor.