Zorba ve Yazarın Girit’te başlayan dostluğu. Zorba’nın hayat felsefesi: Carpe Diem. Kadınları, yemeği, şarabı, dansı seven ve her an ölecekmiş gibi yaşayan bir karakter. Kadınları küçümseyen, aciz gören ama kendince onları düşünen biri “Eğer bir kadın, yalnız yatıyorsa, bunun suçu bizde, bütün erkeklerdedir.”
Oğlunun tabutunun önünde bile kendini başka türlü ifade edemediği için dans eden, hayattan korkmayan biri.
Yazar daha çok düşünen, mantığıyla hareket eden, hayatın anlamını kitaplarda arayan biri. Zorba’ya karşı hayranlık duyuyor “Korkusuzca ve safça kendini dünyaya nasıl uydurduğunu, vücudunun ve ruhunun nasıl birleştiğini, kadının, erkeğin, beynin, uykunun ve her şeyin kendi kendine, neşe ve uyum içinde, onun teniyle bütünleşip nasıl Zorba’yı oluşturduğunu görüyordum. İnsanla dünyanın bu derece dostça bağdaştığını asla görmemiştim.” Kısacası biri hayatı yazan ama diğeri hayatı yaşayandır.
Zorba karakterini ve hayata bakış açısını sevdim ama kadınları aciz yaratıklarmış gibi görüşüne kızdım. Keyifli bir okumaydı.