Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sedid Muhammed es-Selamâsi
Sedid Muhammed b. Hibetullah b. Abdullah es-Selamâsî (v. 1178): Azerbaycan'da bir şehir olan Selamâsi halkındadır. Bu şehir yetiştirdiği meşhurları ile ünlüdür. Münazara ve cedel konularında üstat olan Selamâsî, Irak'ın tanınmış âlimlerinden olup, kendisinden pek çok kişi istifade etmişti. Bağdat Nizâmiyesi'nde müderrislik de yapmıştır.
Sayfa 205 - Sübki, VI, 23; İbn Hallikân, IV, 237.Kitabı okudu
Ebü's-Sem'ânî'nin rivayetine göre: Debûsî daha önce Nişâbur'da idi. Cüveynî ile olan münazaralarından dolayı Cüveyni'nin taraftarları buna eziyet ederek Nişâbur'u terkettirdiler. Daha sonra bu iki âlim Nizâmülmülk'ün önünde münazara yapmışlar ve Debûsî haklı çıkmıştı. Özellikle cedel sahasında gözleri kamaştıracak derecede maharet sahibiydi.
Sayfa 184 - Sübkî, V, 296 vd.; İbnü'l-Cevzî, IX, 28 vd.; Sıbt, a. g. e., s. 243; İbn Tağ- riberdi, V, 127; Sem'ânî, Ebů Sa'd Abdülkerim b. Muhammed, Kitâbü'l- Ensâb (tah. A. Ömer el-Bârûdi), Beyrut 1407/1988, II, 455 vd.; Ibn Kesír, XII, 135; İbnüKitabı okudu
Reklam
Müslüman âlimler aynı şekilde cedel ilminin ve verimli münazaranın esaslarını beyan ettiler. Makbul delillerden ve merdud iddialardan bahsettiler. Buna benzer konular üzerinden cedel ilmi, âdâbü'l-bahs ve'l-münâzara [araştırma ve tartışma âdâbı] literatürü oluştu. Yukarıda bahsi geçenler "nerden bileyim", "belki de öyledir", "pek anlamam" gibi sözleri kendine âdet edinmiş şüpheci zihniyetten farklıdır. Nitekim eleştirel akıl olayları hepten inkâr etmez veya her şeye şüpheyle yaklaşmaz. Böylesi bir aklın temel özelliği, reddedilmeyi gerektiren karine ve etkenler ile kabulü gerektirenleri birbirinden ayırt edebilmesidir.
Sokrates ve öğrencisi Eflatun "cedeli", herhangi bir tartışmada sadece karşı tarafı susturmayı ya da ikna etmeyi amaçlayan bir yöntem olarak ele almaktan çok, aynı zamanda saltık gerçeği ve doğruyu ortaya çıkarmada ya da insan zihninde gizil (kuvve) halde bulunan idelere ulaşmada bir araç olarak değerlendirmişlerdir. Burada, belki şu hususu belirtmekte yarar vardır: Taraflar iyi niyetle herhangi bir konuda gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla tartışırken, tartışma sürecinde birbirlerini kötülemeye, ortaya koydukları kanıtlarını değersiz ve önemsiz bulmaya ya da çıkarsamalarını ve saptamalarını birtakım kelime oyunlarına başvurmak ve hileye yönelmek suretiyle bir yanıltma ve aldatma aracı olarak kullandıklarında, cedelin münazara yönünü değil de daha çok alt etme, susturma, ikna etme ya da dize getirme yönünü tercih etmiş olmaktadırlar.
Sayfa 49 - Rağbet Yayınları, 1. Baskı, 2015, İstanbul.
Oluşturulan bu cedel ve münazara kitaplarında iki farklı yöntem takip edilmiştir: Bunlardan birincisi, sadece nass, icma ve tasıma dayanan kanıtların kullanılması gerektiğini savunan Ebu'l-Yusr Muhammed el-Pezdevi (öl.493/1099) yöntemi; diğeri de, hangi ilme ve konuya ait olursa olsun kanıt niteliği taşıyan bütün bilgilerle akıl yürütülebileceğini dikkate alan Rükneddin el-Amidi (öl.631/1233) yöntemidir.
Sayfa 42 - Rağbet Yayınları, 1. Baskı, 2015, İstanbul.
Binaenaleyh, münazara yalnızca bilgiyi tashih etme yol ve yöntemi değildi, bilakis aynı zamanda bilgiyi üretip arttırmanın vesilesiydi. Birçok kimse münazarayı cedel ile karıştırmak ve münazara etkinliğinin gayesinin hasta galebe çalma olduğunu sanmak suretiyle hataya düşüyor. Oysa münazara, doğru olanı talep etme yolculuğunda müşterek bir arama/araştırma faaliyetidir ve doğrunun hangi tarafın eliyle tez sahibi mi (mu'tekid/müdde'î) yoksa tenkit makamında olan muhatap (müntekid/mu'terid) tarafından mı ortaya çıkmış olmasının önemi yoktur.
Reklam
"Bu zamanın ilim talebelerinin çoğunda olduğu gibi ilim ve hikmetin şöhret ve gösteriş için ele geçirilmesine gelince; cedel ve münazara ehlinden pek çok kimseyi görmekteyiz ki bunlar, bu ilimlerin meselelerini yakinî bilgiye varmak ve hakikati kavramak için değil, [sırf onları] devşirmek ve taklit etmek için ediniyorlar."
Sayfa 54
Tefekkür ancak bir büyük ana fikre yöneldiği zaman sahih ve sürekli bir çaba haline gelir. Malumat toplamak, cedel yaparak münazara kazanmak, muhatabını tartışmada alt etmek, zeki olduğunu ispatlamaya çalışmak gibi hafiflikler tefekkür değil entelektüel cambazlıktır.
Tefekkür, ancak bir büyük ana fikre yöneldiği zaman sahih ve sürekli bir çaba haline gelir. Malumat toplamak, cedel yaparak münazara kazanmak, muhatabını tartışmada alt etmek, zeki olduğunu ispatlamaya çalışmak gibi hafiflikler tefekkür değil; entelektüel cambazlıktır.
Malumat toplamak, cedel yaparak münazara kazanmak, muhatabını tartışmada alt etmek, zeki olduğunu ispatlamaya çalışmak gibi hafiflikler tefekkür değil, entelektüel cambazlıktır.
Sayfa 22
Reklam
Malik bin Dinar (ra) der ki: “Cedel (münazara) dinden değildir. Bütün selef cedelden kaçınmışlardır. Fakat, eğer hasım bidatçı olursa inat etmeden ve uzatmadan onunla konuşmayı caiz görmüşler. Fayda vermediğini görünce de vazgeçmişler.”
Üstâdın 3 ayda ezberine aldığı 90 kitap
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
Sarf ilmi ile ilgili 3 Kitap ezbere almıştır. 1- Tasrîf-i İzzî, 2- Merâh’ul-Ervah, 3- Şâfiye. Nahiv ilmi ile ilgili, 13 Kitap ezbere almıştır. Bunlar: 1- Metn’ül-Acurrumiye, 2- İzhar’ül-Esrâr, 3- Kâfiye, 4- Katr’un-Nedâ ve Bell’üs-Sadâ, 5- Elfiyye (El-Hulâsa), 6- Kavâ’idü’l-İ’rab, 7- El-Muğnî, 8- Ez-Zurûf ve’t-Terkîb, 11-Enmûzec, 12-
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.