Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Milli Mücadele'yi Anlamak
Her Türk'ün mutlaka okuması gereken, Milli Mücadele'nin kurguyla ya da uydurmayla değil belgelerle ve araştırmalarla ortaya çıkan gerçeklerle anlatıldığı muazzam bir eser.
Bu kitapta bir milletin haklı davasını kazanmak uğruna sadece düşman birlikleriyle değil aynı zamanda kendi içindeki cehaletle de nasıl savaştığını göreceksiniz. Bol bol ağlayacak, bol bol gururlanacaksınız.
Tarih kitabı okumaktan çekinen ben bile elimden bırakamadım. Okurken kâh ağladım, kâh tebessüm ettim ama en çok atalarımla ve bilhassa Türk kadınıyla gurur duydum.
Ayrıca kitapta Mustafa Kemal'i "Gazi Mustafa Kemal Atatürk" yapan fikirlerini, yepyeni savaş anlayışını ve bu anlayışın Türk ordusunu nasıl zafere götürdüğünü, onun akla ve bilme verdiği önemi, Türk insanına kadın, erkek, çocuk, yaşlı demeden duyduğu saygıyı da açıkça ve dürüstçe görmekteyiz.
Kitabın en önemli özelliklerinden biri de anlatılan tüm bilgilerin nerden ve nasıl edinildiğine dair kapsamlı bir kaynakça içermesi.
İçinde herhangi bir ideoloji barındırmayan, gerçekleri süslemeden ve olduğu gibi anlatan Şu Çılgın Türkler, elinizden bırakamayacağınız, okurken hıçkırarak ağlayacağınız bir başyapıt.
"1919 senesinin Mayıs ayının 19. günü Samsun'a çıktım. Memleketin ahvali şu şekilde idi.." diye başlıyor ve anlatıyor da anlatıyor içler acısı, düşman işgaline açık hale gelmiş, memleketin başındakilerin hiçbir tepki veremeyecek kadar aciz durumda oldukları halimizi.. Ecdadımızın halini.. Ve sonra hem bir tanık olarak hem de bizzat tarih yazan olarak anlatıyor nasıl mücadele ettiğini, ettiklerini, önce bağımsızlık için düşmanla, ardından ilerleme için cehaletle... Tarih adına, yönetim adına, bilmek ve öğrenmek ve daha çok sevip saygı duymak adına her Türk evladının okuması gereken en önemli eser.
📚 #beyazzambaklarülkesinde ülkesini gelişmiş ülkeler arasında görmek isteyen bütün vatanseverler için bir klavuz kitap. Lütfen okuyunuz ve okutunuz.
📒İlk olarak Sırpça ve “Hayatın Mimarları” adı ile basılmış, sonrasında diğer bütün ülkelerde “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adı ile yayımlanmış.
Kitabın yazarı #grigoriypetrov Rus kökenli bir papaz ama
Genç Cumhuriyet ve İnkılabın Genç Bekçisi: Şehit Kubilay
Küçücük bir çocuk. Sürekli neşe içinde. Çevresini de neşesiyle, coşkusuyla etkilemektedir. Düşman askeri İzmir'de denize döküldüğünde sevincinden sabahlara kadar uyuyamaz. Karşısına bir bayrak dikip sürekli marşlar söyler. Bir gün arkadaşına "Kaçıp Ankara'ya gitsek..." der. Arkadaşı ise "İyi ama biz orada ne işe yararız ki?"
Biraz zaman alsa da sonunda bitti. Roman Türk tarihinin en çok tartışılan dönemlerinden biri olan Abdülhamit zamanını konu edinmiş. Pamuk hayali bir adada (Minger Adası) baş gösteren veba salgını üzerinden tarihimizin bu dönemine oryantalist bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Roman kurgusu içinde bir tarihî metin okuyormuş izlenimi uyandırıyor. Bu da metnin okunmasını zorlaştırıyor. Eğer bu döneme ilgi duymuyorsanız zorlanabilirsiniz. Bazen çok yavaş ilerliyor. (Ben o dönemi anlatan romanları sevdiğim için okudum)
Mason padişah V. Murat'ın kızı Pakize Sultan ve Doktor eşinin merkeze alındığı romanda Abdülhamit Sherlock Holmes hayranı, evhamlı, baskıcı bir amca/padişah olarak sunuluyor. (Bazen aynı cümlede yazarın Abdülhamit'e duyduğu nefreti ve hayranlığı bir arada bulabilirsiniz) Eserin çıkış noktası olarak Pakize Sultan'ın ablası Hatice Sultan'a yazdığı mektuplar.
Kahramanlarımız Minger Adası'nda bir yandan veba salgınıyla uğraşırken bir yandan da cehaletle mücadele ediyor. Orhan Pamuk'un gözünde Müslüman Türkler karantinaya karşı çıkan, cahil, bağnaz, yabancı düşmanı kimseler. Romanda anlatılanların birçoğunu tarih kitaplarında bulabilirsiniz. Aynı dönemi anlatan başka iyi romanlar da okumuştum. (Bir Mülkiyet Kalesi, Yedinci Gün, Sinekli Bakkal)
Sonuç olarak Nobel Ödüllü bir yazar post-modern romanın bütün imkanlarını sonuna kadar kullanmış.
Zülfü Livaneli'nin aynı konuyu işleyen bitmiş yayınlanmaya bekleyen bir romanı varmış. Onu bekleyeceğiz.
Cehalet her devirde varolmuş..
Kitabın tanıtımında da olduğu gibi küçük yaşlarda cehaletle mücadele eden, islam dinini teröristlerin temsil ettiğini savunan cani ve katillerle mücadele eden bir kız çocuğunun 15-16 yaşına kadar başından geçen olayları anlatan bir kitap. Pakistan'da nu yüzyılda geçen bu hikayeden de anlaşıldığı gibi terörün, cahilliğin, kötülüğün yeri ve zamanı yokmuş. Ve dini kötü emellerine alet etmeninde....
Kadınlara en güzel değeri veren islamı, tam tersi karanlık bir anlayışla kadın, çocukları acımasızca katleden, okulları bombalarla yerle bir eden cehaletle nasıl mücadele ettiğinin Malala'nın kendi kaleminden öyküsü..
Son cümlesi "Evde barış, sokakta barış, köyde barış, ülkede barış... bu benim hayalim."
olan kitabı tavsiye etmemek mümkünmü...
Cehaletle mücadele eden öğretmenin öyküsü. Her ne kadar diploması olmasa, ne kadar öğretim ilke yöntemlerinden bi haber olsa da, azmi ve isteği ‘öğretmen’ sıfatını sonuna kadar hak ediyor. Ayriyeten günümüz şartlarında dahi bu sorunlarla karşılaşıyor olmak içler acısı..
Avar, kızların okula geldikleri günün fotoğrafları ile bir yıl sonraki fotoğraflarını çekip aradaki farkı göstermek için Rüştü Uzel’e getiriyor. Rüştü Uzel ilk başta bir gelişim albümü hazırlamasını sonraki zamanlarda da bunların hatıratını yazmasını istiyor. Avar da Elazığ’a tayininden itibaren hatıra defteri tutmakta idi. Avar’ın anılarını bir
Serra Menekay ~~ Şefika
.
Dünyada tek bir savaş yoktur ki kadınların varlığı ve desteği olamadan başarıya ulaşsın. Hele ki bu savaş cehaletle savaşsa bizzat kadinlar bu savaşın içinde olmalıdır. Çünkü toplumu yetiştiren ve şekillendiren kadınlardır.
.
🗨 Bilge annesi yoğun bakıma kaldırılınca apar topar Ankara'ya gider. Yapılan testler ve
