Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Çelebi
Çelebi
@celebimehmet
We danced the night we met
Now we need dancing lessons
99 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
gutenberg.org/files/37756/377...
Yukaridaki sitede asıl metin mevcut dileyen oradan da okuyabilir. Say Yayınları yine çevirmen konusunda bir miktar düşündürdü. Çünkü bazı cümlelerde nesne bazı cümlele özne yok. Cümle havada kalmış. Anlam vermek mümkün değil. Ama bunlar bir kaç yerde var ve kitabın güzel havasını kaçırmıyor. İlk
İslam ailesi ev idaresi güncel problemler ve peygamberimizden örnekler ile ele alınmıştır. Sıkıntılı noktalar ise yazarın konuları için paragrafa yaklaşan başlıkları kimi zaman da başlık altına başlık ile ilgili olmayan meselelerin işlenmesi. Daha ilginci konuyla ilgili yazarın dipnota fıkra eklemesi daha daha ilginci bir şiirini eklemesi ve kitap sonunda da bir bölüm açarak "şiirimsiler" başlığı altında bunları toplamalası. Yani şiiri ilgisi olabilir hocanın ama yine de takdir okuyucuya kalmış. Bunun dışında editör tarafından elden geçirilmemiş yada özensiz davranılmış çünkü bir çok harf hatası yazım yanlış mevcut. Bunun dışında konu ile ilgiler için faydalı bir kitaptır. Okunur. Hocanın ayrıca başka ciddi çalışmaları da mevcuttur. İncelenebilir.
Kitabı bitirdiğimize göre dağınık fikirleri toplamanın vakti geldi. Uygarlıkların batışından başlayalım. Evvela uygarlık kavramının içini doldurmak gerekir ki uygarlık nedir sonra bunu hangi ülkeye bölgeye özelde insana yakıştıralım öte taraftan bu ölçüye uymayanı uygar olmayan diye niteleyelim. Maalouf burada bir laf kalabalığına getiriyor
Okur Takip Önerileri
Merhabalar,
Kitap daha önce çeşitli yerlerde yayımlanan makalelerinden oluşuyor.
İçerdiği konular ve başlıklar ise şu şekilde ;
Modern İslam Düşüncesinin eleştirisi,
daha önce yayımlanmamış Prof. Sadık Kılıç'ın bir maklesinin yoğun eleştirisini içeren (Transparan Libas-ı Takva ya da “Başörtüsünü Aşın, Nirvana’ya Ulaşın”) bir makalesi -yayımlanmamasının sebebi olarak makalenin üslubu ki bence ilgi çekici yer yer kahkalar atmak dahi mümkün-
Türkçe ibadet mevzu, Fazlurrahman tenkidi, tabiat olaylarına müslümanca bakış, mücessime-müşebbihe fırkaları ile Zahid el-Kevseri'nin “Makalat” adlı eseri üzerine bir sempozyum konuşması.
Dili bir miktar ağır ve ağdalı bulabilirsiniz. Ya da beğenebilirsiniz. Osmanlıca sözlük şart. Öte yandan boyu aşan derin fikhi konular ile karşılaşılabilir, ilim sahibi olmak lazım. Keyifli okumalar.
Tüm bunların toplamında, bu eseri her okura tavsiye ettiğimi söylemem kaçınılmaz olacaktır.
Merhabalar,
Kitapla ilgili incelememi biraz farklı kılmak istiyorum. Öncelikle kitabı bitirince şu iki düşüncenin neden daha önce bana uğramadığını kendime soruyorum. Kitabı yazan ve çeviren bu alanda yetkin mi? İç kapakta her ikisi üzerine dört beş satırlık metin kaleme alınmış. İnsan zihni kararsızlık pek hoşlanmıyor. Ön yargımı açıklıyorum
Korona günlerinde ...
Baştan sona bir Cüneyt Özdemir kitabı. Bir demlik Cüneyt. Anlatımı alabildiğine akıcı ve.kendine has. Beğiniriz beğenmeyiz düşüncelirine katılırız ya da katılmayız yakın dönemi kendi mesleğinin penceresinden kendince anlatmaya çalışmış. Subjektif mi tarafsız mı derseniz çoğu yerde bence öyle katılmadığım noktalarda elbette yok değil ama bir insanın taraf olmaması da imkansız zaten. Gelelim kitapta değindiği konular ve ağır basanlara. Yurtdışına çıkış hikayesi, meslekte yaşadığı zorluklar, Birand ile anıları, Londra ve New York yaşantısı, ABD başkanlık seçimleri, Hilary ve Trump' ın öyküleri, Silikon Vadisi izlenimleri, Mültecilerin dramı, arada da düşündüğü kimini de uygulamaya geçirdiği projeleri, bazen de Netflix dizi önerileri (Homeland, Narcos, The Jinx, House of Cards) en sonunda memleketimize dönüş ve 15 Temmuz darbe girişimi üzerine düşünceleri, geçmişten bugüne olayın arka planını kendi bakışından ifade ettiği bölüm ile anlatı noktalanıyor.
Y. Hakan Erdem bu kitabında geçmiş dönemde değişik dergi ve gazetelere verdiği röportajların kitap haline getirilmesi neticesinde oluşmuş Sözden Kalanlar adlı kitap. Kitap formatına dönüştürülmüş olması toplama bir eser düşüncesini beraberinde getirse de farklı röportajlarda aynı soruların yer almasında kaynaklanan benzerlik dışında genel akışı hoş ve doyurucu bir kitap. Hakan Erdem'in tarihçiliğine diyecek yok zaten. Kitap içerisinde röportajlar bir kaç bölüm altında toplanmış. Tarih yazımı ve popüler tarih yazımını içeren birinci bölüm, yazarın kurgu eserleri üzerine yapılan röportajlardan oluşan ikinci bölüm ve kategorize edilmemiş yazıların yer aldığı ağırlıkla yazarın deprem anılarından oluşan üçüncü bölüm ve ek kısmı ile toplamda dört bölümden müteşekkil eser. ilginç bir kişilik olan Hakan Erdem'in kitabın yazarın eserleri üzerinde çeşitli söyleşiler keyifle okuyacağınıza eminim. Tarih alanında 16. yüzyıl Osmanlı tarihi üzerine çalışan yazarın Osmanlı'da kölelik adlı bir çalışması mevcut. Üç kurgu eserlerinden en çok ilgi çekeni ise Kitabı Duvduvani. Yazarın kendi hayatından kesitlerinde yer aldığı kitabı bir solukta okumak mümkün. Şimdiden keyifli okumalar.
İçerisinden altı makale okuduğum ilgi çekici toplumun kadına bakışı ve kadınla ilişkisi üzerine aydınlatıcı bir kitap. Yazarların farklı siyasal eğilimleri ve düşünce dünyaları ile kadını ele aldığı yazılarda 80'li yılların Türkiyesindeki durum inceleniyor. Keyifli okumalar.
-19. yy. sonu İstanbul basınında moda ve kadın kıyafeti / Nora Şeni
-Türkiye'de İslamcı Hareket ve Kadın. Kadın dergileri ve bir grup üniversite öğrencisi üzerinde bir inceleme / Feride Acar
-Feminizm ve İslam: Kadın ve Aile dergisinin düşündürdükleri / Yeşim Arat
-Türkiye'de Medyada Kadın: Serbest Müsait kadın veya iyi eş, fedakar anne / Ayşe Saktanber
-Türkiye Solunun Kadına Bakışı: Değişen bir şey var mı? / Fatmagül Berktay.
Kadın Bakış Açısından 1980'ler Türkiye'sinde KadınlarŞirin Tekeli · İletişim Yayıncılık · 201519 okunma
Bazen birbirinin aynı olduğunu düşündüğünüz cümleler, paragraflar ile karşılaşırken bazen de hiç ummadığınız anlamlar bulabileceğiniz çok "deruni" bir zattan denemeler. Kapağından son sayfasına bir kavgası bir anlatısı var. Tek yerilecek yer bir tasavvurumuz vardı şu an yok. Onun yerine neyi ikame edeceğiz ne yapacağız? İşte buna cevap kitapta yok. Ama buna zaten bu coğrafyada cevap bulabilen de henüz olmadı. Kendi bilgimiz nispetinde diyelim. Veyahut bulundu da tatbik edilim bir atılım yapamadık henüz. Hulasası konuşmasını dinlemenin ayrı keyif olduğu üstadın nehir gibi akan düşüncelerinden bir yudum bu kitapta toplanmış. Bir ömür iç sıkıntısını yaşadığınız çarpıklığa tutarsızlığa dair her ne varsa şu topraklarda, tamamının olmasa da bazılarının cevabının yer aldığı keyifli bir kitap. İyi okumalar.
Bir çırpıda okumalık, akıcı bir kitap. Bir geçmiş macerası. Hayatının büyük bir kısmını İstanbul'da geçirenlerin kendilerini bulacağı çok anı var. Yokluk içinde ele geçen ufak tefek şeylerin kıymeti, tadı, anısı... Eski düğünler, komşuluk, okul yılları, askeriyeye alınmayışı ile geçtiğimiz günlerde yaşamını kaybeden Ender Uslu ile kutladıkları "ölmeme günü"nün hikayesini sayfalar arasında bulabileceksiniz. Gelelim acılı eleştiri kısmına tamamında diyemeyiz ama bazı bölümlerde geçen rakı teması ve küfürler ve argo konusunda değerlendirme size kalmış. Kocamustafapaşadan başlayan anlatı bir ara Yugoslavya Bosna Hersek ve Almanya Berlin götürse de nihayetinde bizi yine 35C ile kendi semtine, geçmişe ahşap evlerin zamanına anılara getirip bırakıyor. İyi okumalar.
Dağınık bir zihinle belli olmayabilir lakin kitapla geçirdiğiniz vakit ilerledikçe kitabın içine daha çok girmeniz mümkün. Mr. Viktor başka bir okurdan gördüğüm benim kaçırdığım kendi kibar üslubu ile "izin verirseniz size anlatayım" diye hikayesine başlıyor. Başlamadan önce ihtisas alanım değil ama çeviri konusunda ufak tefek
Kazara elime geçen bir kitap. Şöyle bir sayfaları karıştırdım, içindekiler kısmından başlıklar okudum, bir kaç paragrafı hızlıca yutup yazıların da maksimum üç dört sayfa olduğunu da görünce ben bunu hemen okur bitiririm diye atladım kitaba. Netice 2019'dan kalan bitmemiş bir kitap. Her başlık bir oda her sayfa bir duvar her paragraf ağır birer taş. Bitmiyor. Yazarı ayrıca ilk okuyuşum. Kendisi hakkında yersiz bir ön yargım vardı. O zaten kitabı karıştırırken kayboldu ama bu kadar yoğun bir kitap gerçekten beklemiyordum. Kitabı özetlemek gerekirse, aa kısa kısa yazılar ben bunu hemen bitiririm diye atılmayın çünkü az kelime ile çok şey anlatmanın sanatı varsa bu kitap işte onun mücessem halidir. İyi okumalar.
Ülkemizdeki eğilimleri, toplumsal yönelişleri anlamak, bulunduğumuz noktayı anlamlandırmak için kıymet verdiğim bir husus var çoklu okumalar yapmak. Yani bir yandan olayların siyasi tabanını okurken diğer taraftan toplumsal arka planını çözecek eserler okumak meseleleri kendi dünyamızda vuzuha kavuşturmak için bir hayli önemli. Ama en nihayetinde
Öncelikle kapakla içerik son derece alakasız. Kapağa göre almak isteyenlere tavsiyem olsun. Kitap içerisinde Erbakan'ın ezildiğine hiç şahit olmuyoruz, aksine hep kayrılmış, olaylardan bir şekilde sıyrılmış bir kişilik olarak tasvir ediliyor. Ayrıca bir çok kötü meziyet sahibi bir insanmış. Ve pragmatik. Yerine göre davranan yani. Bütün bunlar bir şekilde kabul edilebilir. Bahsi geçen şahsın değerlendirmesini okuyucu yapar ama kapağa okuyucu kitlesinin göz kırpan bir başlıkla çıkıp iç sayfalarda alabildiğine yermek, Soner Beyin mi yoksa Kırmızı Kedinin mi olduğunu anlayamadığımız amiyane tabirle tam bir şark kurnazlığı, ya da kitaptan bir tabirle Soner Bey'in "pragmatizm"i herhalde. Ayrıca MNP döneminden başlayarak güzel bir akış vardı. Refah ve 28 Şubat'a kadar devam eden anlatım buradan sonra kesintiye uğruyor. Ve bir noksan daha yazar kitap da sık sık kendi kitaplarına atıflar yapıyor bir çok atıfla verilmesi gereken konu kaynak atlanmış iken bunu da anlamak mümkün değil.
Keyifle okunacak bir gezi yazısı kitabı. Fotoğraflar eşliğinde komşu Yunanistan'dan başlayıp İtalya'da sona eren bir yolculuk. Kitap Hürriyet gazetesindeki yazıların toplanmış hali. Ama bir dağınıklık söz konusu değil. Ağır ağır okunur, başka kitaplarla beraber rahatlıkla okunabilir. Yer yer yemek tariflerine de rastlamak mümkün sayfaları hızla geçerken. Not aldığım kerevizli omlet. Tarifi altı yumurta, altı kereviz... Hmm... İyi olabilir. İyi okumalar.
