"Elbette ki Avrupa'nın reçetelerini uygulamaya kalkmak büyük bir hamakat; ama hocaların söylediklerinden habersiz olmak daha büyük hamakat." (Bir Facianın Hikâyesi, Umran Yayınları, Ankara 1981, s.23 )
Tanzimat'tan bu yana Türk aydınının alınyazısı iki kelimede düğümleniyordu: aldanmak ve aldatmak. Senaryoyu başkaları hazırlamıştı, biz sadece birer oyuncuyduk. Nesiller bir ütopyanın kurbanı olmuşlardı... Avrupa'yı tanımamak gaflet; Avrupa'yı tanıyan ülkesinden kopuyor. Bu lânet çemberinden nasıl kurtulacağız? " (Mağaradakiler, s.323 )
Reklam
Âdem'e "İn" dendi, Muhammed Mustafâ'ya (s.a.v.) "Çık" Ey Âdem! Yeryüzüne in ki toprak âlemi senin sultanlığının celâline âit heybetle kurulsun.Ey Muhammed ( s.a.v.)! Semâya çık ki bütün feleklerin zirvesi senin müşâhedenin cemâli ile bezensin.
Sayfa 201
Deriyê sînorê dilê xwe vekirin Ji karwanên bê Al, ji koçberên bê Welat re
Aşkın sırrı, asıl vatana dönmektir. Aşkın sırrı, saf tevazu hâzinesidir. Aşkın sırrı, âlemlere rahmet olan Sultanımız Efendimizin (s.a.v.) güzelliğini görmek ve hissetmektir. Aşkın sırrı, aşkı Cenab-ı Hakkin cemali vasıtasıyla öğrenmektir. Aşkın sırrı, su yerine susuzluğu aramaktır. Aşkın sırrı, açlığın gıdamız haline gelmesidir. Aşkın sırrı, Allah'tan Allah'a yakınlığı satın almaktır. Aşkın sırrı, kusurlarımızın farkına varmaktır. Aşkın sırrı, Rabb'imizin bize duyduğu sevgiden dolayı var olduğumuzu bilmektir. Aşkın sırrı, her şeyi O'nun nuruyla görmektir. Aşkın sırrı, hem âşık hem maşuk olmaktır.
Sen, Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in: "Rûhu'l-Kudüs kalbime üfledi ki, amel et, onunla cezâlanacaksın (mükâfat ve mücâzâtın ameli ne bağlıdır.)" buyurduğuna bir bak. Bu cümleler, geçmiş ve gelecek hükümleri içine almaktadır. Düşünmek isteyenler için bu cümleler, ömür boyu düşünmek için kâfidir. Zîra bunların mânalarını anlasalar ve kalplerine yerleştirseler, o gönülleri istilâ eder ve dünyayı düşünmekten alıkoyardı. İşte muâmele ilminde, sevilen ve sevilmeyen kulun sıfatlarında düşünme yolları bunlardır. Ahiret yolcusu tamamen vakitlerini bu düşünceler içinde değerlendirmeli; kalbi güzel vasif, sevilen ahlâk ve şerefli makamlarla tâmir etmeli, bâtın ve zâhirini kötü hallerden temizlemelidir. Aynı zamanda bunlar diğer ibâdetlerden efdal olmakla beraber, gayenin yalnız bu kadar olmadığını bilmeli, sade bunlarla meşgul olanların sıddîkların istekleri olan Allahu Teâlâ'nın celâl ve cemâlinden mahrum kalacaklarını bilmelidir.
Sayfa 429Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 941 ile 950 arasındakiler gösteriliyor.