Türk musikisi konserlerini hiç kaçırmqyan biri vardı: Döne­min Miliyet yazarı rahmetli Refi Cevat Ulunay. Ulunay, kafa­sında yana yatık beresi, sırtında da her daim deve tüyü paltosu: Ertesi gün mutlaka konsere dair bir şeyler yazardı Milliyet'in ikinci sayfasındaki köşesinde: Hasan Mutlucan'ın sesi için 'sıtma görmemiş' tabirini kulandığını çok iyi hatırlıyorum. Bir keresin­de, yaşayan bestecilerden seçilen şarkılardaki sözlerin hafifliğin­den, aşka-sevdaya fazla bulaşmışlıklarından söz edip Münir Nu­rettin'i eleştirmişti de rahmetli cevabî bir mektup yazmış, Ulunay da köşesinde yayınlamıştı: Divan şairlerinden bestelenmiş şarkı­lar çok daha cinsellik içeriyor, ancak günümüz Türkçesi içinde bunları anlamamız nispeten zor, hatta yer yer imkansız hfile gel­diği için bu durum göze batmamış oluyordu; o yüzden de güfte­lerdeki aşk-sevda dozunu kriter olarak almak yanıltıcı olurdu.
Cemal Oğuz Öcal (1913-1971), İstanbul Erkek Öğretmen Okulunu bitirir (1935). Öğretmenlik yapar. Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümüne girer. 3 Mayıs 1944 Turancılık olaylarında Serdengeçti ile birlikte tutuklanır; okuldan kaydı silinir. Berat edince 1947'de öğretmenliğe döner. Heceyle milli, hamasi şiirler yazar. Serdengeçti ile önceden
Reklam
KIZILELMA Bir varmış, bir yokmuş, Tanrı’dan başka Kimseler yok imiş, yakın zamanda (Bakû’)da milyoner bir kız var imiş; Türklüğü çok sever, yurda yâr imiş; Adı (Ay Hanım) mış, hanlar soyundan;
63 öğeden 71 ile 63 arasındakiler gösteriliyor.