'Belki de sadece yarı ehlileşmiş bir atım ben' diye düşünüyordu. 'Belki fırlayıp gidemeyecek kadar aksak, cesaret edemeyecek kadar korkağım ama hala özgürlüğün tadını hatırlayabiliyorum, unutmadım. Hala özgürlüğü arıyorum.'
Kendi hayatını anlattığı üç kitabın sonuncusu. Ve hayatımda çok özel yeri olan bir roman. Ben Orhan Kemal aşığı bir insanım. Dilinin sadeliği, halkın içinden oluşu ve olayları adeta kapı komşunuzun başına gelmişçesine anlatışı... Tarifi imkansız bir yazardır. Bu kitabı okuyalı çok uzun zaman oldu ancak bu yazıyı kitabı incelemek için değil kitapla ilgili anımı paylaşmak için yazıyorum. TÜYAP'a gittiğimde Everest yayınları standında yaşlı bir amcayla uzun uzun Orhan Kemal hakkında sohbet ettik, fikirlerini tartıştık, eserlerindeki insanları inceledik. Ve uzun sohbetimiz sonunda Cemile'nin hayatını anlattığı kitapların üçüncüsü olduğunu öğrendiğim müthiş bir şaşkınlık yaşamıştım. Ve o amcanın 'Annemin hikayesi bu. Nasıl evlendiklerini anlatıyor.' dediğinde uzun bir süre Orhan Kemal'in oğluyla uzun uzun babası hakkında konuştuğumu idrak edememiştim. Hayatımdaki en değerli anlardan biridir hala. Gözlerinizi yordum, özür dilerim ama kitabı görünce yazmadan edemedim :)
CemileOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20173,899 okunma
Edebiyat alemi böyle güzel bir 'novella' sayesinde Aytmatov gerçekliğiyle tanıştı. Cemile mevzu bahis olunca Aragon'un "Dünyanın en güzel aşk hikâyesi" yorumu ilk akla gelendir. Bu oldukça iddialı bir yorumdur bence; çünkü aklıma kürk mantolu madonna gelir aşk romanlarında ( ya da novella size kalmış:) ).
Muhtevayı tahlil etmek gerekirse yazarın cemile konusunda bihterimsi (aşk-ı memnu) bir duygusallığı kahramana yüklediği -kalbinin sesini dinle- olgusuyla hareket etmesine izn vermekte. Cemile, yazarın esas kahramanı gibi gözükse de bence esas kahraman kiçine balaydı. Bozkırdan fırlamış, Cemile'nin dolaylı cesaretlendirmesi sonucu bir şekilde bugününe gelmiş ve onun gözünden eser anlatılmıştır.
Cemile-Danyar ilişkisi görece değerlendirilebilir. Hala kocası hayatta ve evli bir kadının başka bir adamla kaçması toplumsal ahlak anlayışına bağlı olarak değerlendirildiğinde ayıp ve utanılması gereken bir durum olarak karşımıza çıkıyor ki bunu yazar da zaten insanların gösterdiği tepki üzerinden ifade ediyor. Ama kiçine balanın üzerinden de olayı normalleştirilmesi belki de realist bağlamda bir kaygısının olduğunu hissettiriyor olabilir. Tekrar bkz. Halit Ziya-Aşk-ı Memnu.
Son olarak eserin anlattığı bozkır tasviri, Kırgız kültürü ve bu kültürün sosyalizmle harmanlanması oldukça etkileyici bir biçimde işlenmiştir. İkinci memleketim olan ve hali hazırda yaşadığım Kırgızistan'ın bu etkileyici tasviri beni yeterince doyuma ulaştırdı.
Tavsiyem okuyunuz :)
CemileCengiz Aytmatov · Elips Kitap · 200532,6bin okunma
"İnsan bir imtihanda olduğu için inanmama, günah işleme, kötülük yapma, şerre bulaşma gibi cüzi iradesini yönelik özgürlüklere sahiptir."
Gerçekten de bir kendi içinde yolculuk hikayesi buldum. Bu hikayede hiç kimse temiz değil. Ama bunu söylerken insanın -yani En azından benim- kendi kalbine bak hele,1 diyesi geliyor.
Hikayede Bir mahalle var ki ne dedikodusu, ne entrikası bitiyor. Ne gariptirki böyle durumlar sadece sokaklarda değil iş ortamlarında bile oluyor. Okurken ne kadar tanıdık dedim kendime. Ne yalan söyleyeyim Çok fena sinirim bozuldu, böyle ortamlardan hep kaçınmışımdır.
Efenim bir dedikoducu karakter var hikayede, öybe böyşe değil. Yedi Köyü birbirine katan evlerden ve Gönüllülerden ırak, dedikleri tiplerden Cemile. Ama Cemile'nin yörüngesindeki insanlar ondan yakınsalar da, bana göre bu yakınanlar Cemile'den pek parlak değiller.
Ortalığı birbirine katan Cemile ve Arkadaşları için en sonunda hak yerini buluyor mu? Cemile'nin aklı başına geliyor mu?
İlginç bir tema üzerinden yazılmış, insanın kendini ve etrafındakilerini yine kendine sorgulama hikayesiydi. İlgilenenlere tavsiye ederim.
Cemile,
Güzelliği, neşesi, şakaları, kendine olan özgüveni onu yaşadığı köydeki diğer kadınlardan farklı bir genç kadın yapmıştır.
Sürmekte olan savaş nedeniyle köydeki erkekler cephededirler ve köyün işlerini yaşlılar, kadınlar ve çocuklar devam ettirmektedirler. Cephedeki kocasının küçük kardeşi yani Cemile'nin kiçine balası ile araları çok iyidir. Evin işlerini beraber yaparlar.
Zorlu geçen bir iş gününün ardından dönüş yoluna düştükleri bir akşam Danyar'ın söylediği türküler bu kimsesiz, sessiz ve tuhaf adamın ruhunun derinliklerinde gizlediği yaşam sevincini duyurur.
İşte bu türkü kuşkusuz, bir güz akşamı filizlenen aşkın da habercisidir.
Kısacık ama iç ısıtan bir aşk hikayesi . Keyifle okudum. Cemile ve Danyar'ın aşklarına tanıklık etmek öyle güzeldi ki...
Ekim ayını 10 kitapla tamamlamış bulunuyorum. #Tavsiyeniteliğinde okuduğum kitapları bırakmak istiyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim😊 (En alta geçen 20 ayın kitaplarını da bırakacağım. Yorum, fikir ve düşüncesini merak ettiğiniz kitapları sorabilirsiniz.)
EKİM AYI
1-)Eugenie Grandet(Honore de Balzac)
2-)İnsanlığımı Yitirirken(Osamu Dazai)
"İnsan, her seyi anlatamaz.
Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez."
.
.
Aşk in bir çok türevi vardır, doğa aşkı, vatan aşkı, sevgiliye duyulan Aşk... Cengiz Aytmatov da bu kitabında her birini ayrı ayrı betimlemis ya da Kicinebala nin kalemiyle resmetmis de diyebiliriz.
Her bir detay sıkmadan öyle duru bir şekilde anlatılmış ki dere kenarında sakalasan çocukların sicrattigi sularla ıslanıp, buğday hasatinda uçuşan samanlarin arasında kalıyorsunuz.
.
.
Hikayenin konusuna gelecek olursak, geleneklerle, örf ve adetlerle yoğrulmuş bir yaşamın ortasında eli silah tutan her erkeğin savaşa gittiği, geride kalanların da onlara erzak yetiştirdiği bir zaman diliminde yaşanan bir Aşk hikayesinden bahsediyor. Bu Aşk hikayesi bir çift sevgi sözcüğüne hasret bir yüreğin sevda dolu bir gönülle karşılaşması sonucu ortaya çıkmış masum bir hikaye hatta kitabın arkasındaki tabiriyle en muhteşem Aşk hikayesi olarak ifade edilse de, bana göre bir ihanet ve sadakatsizlik örneği. Malesef yapılan 'muhteşem' yorumlara katılamıyorum. Ve bir miktar hayal kırıklığı oldu benim için...
.
.
.
Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar dilerim ️
Sizin de yorumlarınızı merak ediyorum.
Dünyanın en büyük aşk hikayesi demişler bu kitap için . evet gerçekten de öyle ...
Aşk güzelmidir yoksa aşık olmak mı güzeldir, bu konu tartışılır.
Gelelim kitabın baş kahramani Danyar ile Cemile 'nin hikayesine dokunalïm
Bir kadın severek evlense çok mutlu olacak anlamına gelir mi,bu ne kadar doğru olur orası tam kesin değildir.Cemile gelin olarak gittiği kurulca koyunun durumu yerinde olan iki haneli bir evin en büyük oğluyla evlidir.tabi o zamanlar da savaş olduğu için eşi Sadık ise askerdedir.
Geri kalan aile fertleri ise çalışarak geçimini sürdürmektedir.hasat mevsimi geldi çattı derken toplanan başaklar buğday olmak üzere değirmene gider.
Çay kenarında ilk bakışta Danyar cemileye tutulur ve orada başlar aşk hikayeleri....
Satırları okurken böyle bir şey mümkün olabilir mi diye sorulduğunda insan ne cevap verebilir ki?
İşte büyük aşkın hikayesi gerçekten çok güzel bir kitap ...
Cengiz Aytmatov'a şöhretini kazandıran "Cemile" birçok platformda da çok büyük bir aşk hikayesi olarak yorumlamış. Kimilerince Romeo ve Juliet'i bile geride bırakacak bir hikayeymiş. Gelelim benim yorumuma;
Kitapta savaş sırasında eşi askerde olan Cemile'nin yine bir savaş gazisi olan Danyar ile olan aşkı, bir çocuk gözünden anlatılıyor. Seyit hem yengesi olan Cemile'yi hem de Danyar ile an ben an değişen duygu değişimini bize aktarıyor. Aslında Cemile kızgın eşine, mektuplarında bile ona yer vermemesinden dolayı. Danyar'ın söylediği türküler ile de kendini ona aşık olmuş buluyor. O kadar müthiş bir aşk hikayesi değil bence. Herşeyden önce zaten yasak bir aşk var ortada.
Fakat Aytmatov o kadar iyi bir yazar ki şu gibi okuyorsunuz. Zaten diğer kitaplarını da çok severek okumuştum. En sevdiğim özelliği ise kendinizi okurken bir anda bozkırlarda, at üstünde, o topraklarda hayal etmeniz. O dönemi gözünüzün önüne getirmeniz çok rahat. Bu konuda gerçekten çok başarılı.
Keyifli okumalar dilerim...
Bir solukta okuyup içime iliklerime kadar işleyen bir hikaye. Cemile ile Danyar 'ın hikayesi. Kendimi Cemile 'nın yerine koymak istiyorum ama ne mümkün. Ben ona sadece hayranlık duyabilirim. Küçük kaynının yerine koyayım diyorum. Yok onu da yapamıyorum. İki karaktere de hak veriyorum ama bu yaşanılanlar karşısında ben olsam yaptıklarını yapamazdım.