Yapabileceğim bir şey yok. Hiçbir şey yardımcı olamaz. Utançlarımın üstüne daha fazla utanç ekleyebilirim sadece. Bisiklete binme ve orman şelaleleri hayalleri bana göre değil. Bana düşen, her zamankinden daha şiddetli ıstırap çekmek için bir pis, aşağılık suçu diğerinin üstüne koymak. Ölmek istiyorum. Ölmek zorundayım. Hayatın kendisi tüm suçların kaynağı.
Mutluluk fikrimin diğer herkesin mutluluk fikriyle tamamen çelişmesinden korkuyordum. Bu korku beni tüketiyor, bazen geceleri Kıvranmama, acı içinde inlememe, deliliğin eşiğine gelmeme neden oluyor.
Sonsuza kadar yaşamının yorucu olduğuna karar verdim ama seninle tanıştığımdan beri, hayatımda ilk kez yaşıyor olmaktan mutlu oldum. Dolu dolu bir hayattı.Evet, bu kadar yeterli
Kıvılcımlar, kıvılcımlar o kadar güzel ve göz alıcı ki aynen yaşam gibi seni içine çekiyorlar ve aynen yaşam gibi en beklemediğin anda gözlerinin önüne seriliyor
Sonra her şey karanlığa boğuldu; beyaz beşiği, tepesinde hareket eden belli belirsiz yüzler ve sütün tatlı sıcak aroması zihninden tümüyle silinip gidiverdi.
Yine de, durum buysa, buna nasıl tahammül ediyorlar? Her günü pes etmeden, umutsuzluğa kapılmadan, intihar etmeden, hatta siyaset tartışmaya devam ederek nasıl atlatıyorlar? Bu kadar katı egoist olabilirler mi? İşlerin böyle olması gerektiğinden o kadar eminler ki kendilerinden bir kez bile şüphe duymuyorlar mı? eğer öyleyse, sanırım katlanmak daha kolay olabilir. Merak ediyorum, insanların böyle olup olmadığını ve onları mutlu eden şeyin olup olmadığını merak ediyorum. Bilmiyorum işte… Acaba geceleri rahat uyuyorlar mı, sabah dinç uyanıyorlar mı? Nasıl rüyalar görüyorlar?
Ama muhtemelen en sıradışı, en heyecanlı maceraları, sana anlattıklarımdı.Yalnızca Tinker maceraların tek kelimesine inanmadığını söylüyor. Kıskanç kedi, ne olacak!
Jason kalbinin sertleştiğini hissediyordu. İçindeki tek duygu ona zalimce ihanet eden ve ailesini merhametsizce katleden adama karşı beslediği nefretti; İntikamın acımasız tesellisiyle harmanlanmış bir nefret duygusu.
Kral Wei, ‘’ Hiç çıkış yolu kalmamış bir düşmana saldırıldığında nasıl savaşılmalıdır.’’ diye sordu. Sun bin, “ Düşmanın, hala bir çıkış yolu olduğuna ve beklemesi gerektiğine inanması sağlanmalıdır’’ diye yanıt verdi