Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendisini çok yalnız ve terk edilmiş hissediyordu. Büyük bir ziyafetten sonra servis tabağında unutulup tek başına bırakılmış ceviz soslu biber dolması bile bu kadar yalnız olamazdı!
Acaba hangi üniversitede kantinci abi kahvenin yanında çikolata ikramı yapıyordur.
Reklam
Hayatımı başkalarının hayatlarıyla doldurmak kendimi iyi hissetmeme etmiyor bazen. Aşkı kaçırdığımı hissediyorum. Özen göstermeyi beceremedim. Onu gerektiği gibi budamadım. Üzerine düşen ölü yaprakları kaldırmadım. Aşkın doğuşunu, çiçeklenip meyve verişini gördüm ama sürmesi için hiç çaba harcamadım. Bunun yerine toprağa düşüp çürümesine izin verdim. Hayatımı ziyan ettim. Bu da bana acı veriyor.
“Kendinden kaçmak istiyordu. Bir şey düşünmek, bir şeye karar vermek, konuşmak zorunda kalmak istemiyordu. Ağzından çıkacak sözcüklerin, içindeki acıyı haykırmasından korkuyordu.”
Tita, bebeğin zarif görünüşüne uzun uzun bakarken çocuklukta bir şey dilemenin ne kadar kolay olduğunu düşünüyordu. O zamanlar imkânsız diye bir şey yoktu. İnsan büyüyünce anlıyordu ki her şey dilenemezdi : Bazı şeyler yasaktı, günahtı ya da ahlaka sığmazdı.
Süt içtim acım hafiflesin diye Çikolata yedim bir köşeye çekilip Zehrimi alsın diye Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz İlahiler öğrendim. Siz zehir nedir bilmezsiniz Zehir aşkı bilir oysa bayım!
Reklam
Çikolata borcun var İstanbul…
Cepleri çikolata dolu gelemezdim belki her gece eve ama başka kadınların kokusunu da taşımazdım boynumda...
“Bir şeyin gerçek olup olmadığı, ona inananlara bağlıydı.”
Hiç bir yerde aşırıya gitme, ölçülü ol. Kader doğuran sevinçten kaç, çabuk dost edinme, edineceklerini çabuk gözden çıkarma. Atinalı solon..
Reklam
Bir ara çocuğu vazgeçirmek için dişlerini gıcırtadarak korkutmayı denedi, ama başaramadı. Zaten kartopu çoktan yüzünde patlamıştı. Acılar içinde ayakta zor dururken, suratına yediği taş gibi sert kartopu ona vurulan son darbe oldu. Öylece yere yığıldı. Kafasını acı acı sağa sola yavaşça salladı. Boynunu büktü ve yıkıldığı yerden bakkala giden çocuğuna bakakaldı..
Bahçe kapısından zorla dışarı çıkabilirdi. Caddeyi geçmek istiyordu; fakat diz boyu yağan kar, yürümesini engelliyordu. Bu ara durdu, tekrar eski yerine baktı.
Son yürüyüş
Ömrünün son günlerini yaşıyordu. Kim bilir, belki de son saatlerini.. Balkonun altında yazdan kalma kanepenin üzerinde uzanmış yatıyordu. Artık eski halinden eser yoktu. Yaşı oldukça ilerlemisti. Şimdi ömrü boyunca yaşadığı acı tatlı olayları hayal ederek, hatıralarıyla yaşamaya çalışıyordu. Eskisi gibi rahat uyuyamıyordu, ağrıları artmıştı..
Hayat, bir tek günden başka bir şey değildir. Robert Burns
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.