Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çıplak ayaklı çocuklar, geçmişin tozlu sayfalarına bulaşmış kara lekeler... İnsanlık namına gelişen Batı dünyasının karanlık sokakları... İsviçre, kilise ve insanlık dışı eylemler!..
Reklam
Herkes kendisine ait bir ülkenin hayalini kurar. Kış ortası, annelerinin eteklerine tutuna tutuna yürüyerek sınırı geçen o çıplak ayaklı çocuklar kendilerine ait bir ülkede büyümek umuduyla doğarlar. Onların evini yıkan, ülkesini dağıtan, geleceğini karartanlar kendilerine ait bir ülke kurmak için savaşırlar. Apartmanın bodrum katında topluca ölen o gençler kendilerine ait bir ülkede yaşamak için vuruşur; vurulurlar. Bodrum katını ateşe veren o askerler kendilerine ait bir ülkeyi korumak için canlarını tehlikeye atarlar. Yaptıkları haber yüzünden tutuklu o gazeteciler kendilerine ait bir ülkede özgürce yazabilmek için hapsi gözü alırlar. Onları hapse atan o hakimler kendilerine ait bir ülke yaratabilmek için hukuku kullanırlar ve nihayetinde rütbesini binbir zalimlikle yükselten o adam kendisine ait bir ülkenin başına geçmek için gözünü vahşice karartır. Herkesin ama herkesin kendisine ait bir ülke hayali vardır. Ve herkesin ama herkesin kendisine ait bir ülke hayali, bir başkasının kendisine ait kabusudur. Bir devletin egemenliği altında bulunan, başkenti ve bayrağı olan bağımsız topraklara ülke diyorsun. Bir devlet ve bayrak altında kimden ve neden bağımsız olunur; kime, neye bağımlı hale gelinir hiç umursamıyorsun. Kendine ait bir ülke hayal ettiğin müddetçe; bu uğurda insanlığından utanacağın bedeller ödemeye mahkumsun. Oysa ihtiyacın olan tek şey, bir devlete, bayrağa, sisteme değil; sadece kendine ait bir hayat. sonrası kolay...
"Güle güle eski yıl. Hoş geldin yeni yıl," diyen güzel, bilgili, ağırbaşlı çocuklar, oğullarına tahta atlar, kızlarına güzel bebekler alan, türlü türlü oyuncaklar alan babalar var. Tornetleriyle, tenekeleriyle çöp bidonlarını karıştırıp cam toplayan, çinko, bakır, demir parçaları toplayan, topladıklarını ucuz ucuz hurdacılara satan, kefal içen, çıplak ayaklı, sıska çocuk resimleri hiç yoktur o alfabede. Hamallık yapan yorgun, çürümüş babalar, hizmetçilik yapmaktan eskimiş anneler, ablalar, falcılar, tufacılar, dilenciler hiç yoktur. Çıraklık yapan, kalfalık yapan, çöpçülük yapan pasaklı, hastalıklı dayılar, Gülistan Yengesi gibi otel temizlikçiliği yapan kadınlar hiç yoktur. Ali rıza Dayısı gibi kömür depolarında dolduruculuk, fabrikalarda işçilik yapan amcalar, abiler hiç yoktur. Su satan, gazete satan çocuk resimleri de yoktur. Çinçin'in, Yenidoğan'ın yoksul evleri, yıkılmamak için birbirine yaslanmış yoksul evleri, kömür toplayan kirli, hastalıklı, soluk yüzlü, şiş karınlı çocukları, bakımsız köpekleri, kedileri de yoktur. Hamallık yapan, kazandığı paraların bir kısmını ceviz oyununda kaybeden çocuk resimleri de yoktur. Daha doğrusu, o alfabeyi dolduran ne varsa, hepsi de yabancı, yadırgatıcı geliyor Mustafa'ya.
Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma anne Ağlama Kaç zamandır yüzüm tıraşlı Gözlerim şafak bekledim Uzarken ellerim
136 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.