İnsanlar hayvanat bahçesinde maymunlara gülüyorlarsa, bunun sebebi tam da onlara tutulan aynadan rahatsız olmaları bence. Yoksa zürafa ve kanguru gibi tuhaf görünümlü hayvanlar da komik gelmez miydi? Primatlar hafif bir huzursuzluk uyandımlar çünkü bize kendimizi acımasız bir dürüstlükle gösterirler. Desmond Morris'in çarpıcı sözünü hatırlatırlar bize: Hepimiz "çıplak maymunlarız". Bizim aradığımız ya da aramamız gereken de bu dürüstlüktür ve işin güzel tarafı, şimdi bonoboyu daha fazla tanıdığımız için, kendi yansımamızı birbirini tamamlayan iki aynada görebiliyoruz.
Annenin kalbinin vücudun sol tarafında olmasıdır. Kalp atışları sesinin önemli olmaması mümkün müdür? Öyleyse, önemi ne olabilir? Bu düşünce çizgisinden yola çıkıldığında ortaya atılan bir iddia belki de, ceninin daha ana rahmindeyken kalp atışı sesine koşullandığı (bu sesin içine işlediği)dır. Eğer bu doğruysa, doğumdan sonra bu bildik sesin yeniden "bulmak", yabancı ve ürkütücü bir dünyaya fırlatılıp atılan çocuğun üzerinde rahatlatıcı bir etki yapacaktır. Hastanelerde bebek odalarında yapılan deneylerde, grup halinde bebeklere uzun bir süre normal kalp atışının (dakikada 72) banda alınmış sesi verilmiştir. Her grup, dokuz bebekten meydana gelmekte ve hepsinde, en az bir bebek, zamanının yüzde %60'ını ağlayarak geçirmekteydi. Kalp atışı bandı çalıştırıldığında bu oran, yüzde %38'e düşmüştür. Bu sesi dinleyen gruplarda, verilen besinin aynı olmasına rağmen, bebeklerin daha çok kilo aldıkları da görülmüştür. Bunun açıklaması da kalp atışı sesi dinletilmeyen bebeklerin, aşırı ağlamaları sonucu daha fazla enerji kaybettikleridir.
Reklam
"Alman şairi Goethe, 'üç bin yıllık geçmişin hesabını yapamayan insan günübirlik yaşayan insandır.' demiştir. ... Ancak böyle insan olunur. İnsan ancak böylece çıplak bir maymun olmaktan kurtulabilir. İnsan ancak böylece boşlukta dönüp durmaktan kurtulabilir."
Sayfa 183Kitabı okudu
Dinin bu denli başarı kazanması ilk bakışta hayret verici görünse de bu aşırı güç sadece türümüzün temel biyolojik eğilimlerinden ileri gelmektedir. Din, gücünü maymun atalarımızdan bize miras kalan "her şeye kadir" lidere boyun eğme eğiliminden almaktadır. Bu nedenle din, toplumsal birliği sağlamakta yararlı bir araç olmuştur. Giderek, diyebiliriz ki evrimsel kökenlerimizin alışılmış dışı gelişim çizgisi göz önüne alınırsa, din olmasa, türümüzün bugünkü yerine ulaşması mümkün olamazdı.
Şunu bir kere daha belirtelim ki, bu kitapta biz bugünkü çıplak maymunun, o kadar övündüğü büyük kültür aşamalarıyla (yarım milyon yıl gibi kısacık bir süre içinde onu, ateş üretiminden uzay aracı üretimine kadar getirmiş olan göz kamaştırıcı ilerlemesiyle) ilgilenecek değiliz. Bunun çok sürükleyici bir hikâye olduğunu biliyoruz. Ama, çıplak maymunun bu başarıdan başı dönüp, dışındaki parlak cilanın altında sadece üstün bir hayvan yattığını unutmasından korkulur.
Çıplak maymunun mensup olduğu primat grubu, aslında bir böcek yiyiciler ailesinden gelmiştir.
Reklam
709 öğeden 491 ile 500 arasındakiler gösteriliyor.