"Hiç birinizden farkları yok, değil mi? Gözlerindeki umut sizin gözlerinizde de okunuyor. Geleceğin kendileri için harika şeyler getireceğini düşünüyorlar, aynı çoğunuzun düşündüğü gibi. Peki çocuklar bu gülücükler şimdi nerede? Umutlar ne oldu?"
Çocuklar ciddi ve düşünceli resimlere bakıyorlardı. Keating hızlı adamlarla salonda dolaşıyor, resimleri tek tek işaret ediyordu.
"Çoğu bir nebze olsun yetenekleri ölçüsünde bir hayat kurabilmek için, artık çok geç oluncaya kadar beklemedi mi? Büyük başarı tanrısını kovalarken, gençlik rüyalarını yitirmediler mi? Şimdi bu beylerin çoğu yabani nergislere gübre oldu. Yine de çocuklar, iyice yaklaşırsanız fısıltılarını duyabilirsiniz. Haydi bakalım eğilin", diye buyurdu. "Haydi. Duyabiliyor musunuz?" Çocuklar sessizdi, bazıları çekingence resimlere doğru eğilmişti. "Carpe Diem", diye fisildadi kuvvetli bir tonla, "Bugünü yaşa. Yaşamınızın olağandışı olmasını sağlayın."
“Kopar goncaları henüz vakit varken bugün
Anlamazsın zaman nasıl kanatlanır, uçar gider
O gonca sana gülücükler saçarken bugün
Gelince yarın, sararır solar, boynunu büker.”
“Gülmek varlığı ele geçirebilir diye düşündüm. Kısacık bir an için bile olsa gülmek pusuda bekleyen ölümü yenebilir. Bu yaşamaktır. Yaşamak zaten anlık bir şeydir."
Sayfa 46 - Can Çağdaş, Yazı, “7. Geçiciliğe Tutunmak”
“İşte Zeki’nin meyhanesinde hadise çıkmasına neden olan Aziz Bey böyle dokunaklı bir hikâyenin benliğinde kapanmaz bir yara açtığın Aziz Bey’di. O yaranın acısını bastırmakla, yaradılışındaki o dik başlı hatta kibirli duruşu abartmakla, ona genç yaşında ağır bir darbe indiren hayata karşı küstah durmaya çalışmakla geçirdi bir ömrü.
Sonunda bu hazin hikâyede kimse kârlı çıkmadı.”
“İçinde sadece cinsel bir arzu kımıldasaydı, Maryam’ın büyümek için acele eden bir fidan tazeliğindeki vücuduna, çok susamış birinin buğulanmış bir bardak suya baktığı gibi baksa, o vücudu istemekle kalsaydı iyiydi. Ama Aziz Bey, Maryam’ın gözlerine baktı. Gözlerin tehlikeli olduğunu, Maryam’dan sonra anladı. İkide bir onun konuşan gözleri aklına gelmese, onu gördüğü zaman vücudunda parmaklarının ucuna kadar bir alev yürümese, dizleri titremese, dili damağı kurumasaydı; Aziz Bey de herkes gibi bir adam olacaktı.”
“Aziz Bey’in dramı Maryam’la başlar. Çünkü ona âşık oldu. Bu aşk, kör bir göz, felçli bir sağ kol, tekleyen bir kalp gibi, ona hep acı verdi ama onunla birlikte yaşadı.”