Cizre beyi, Mir Zeynuddin'in Zin ve Siti adlarında iki tane bacısı vardı. Zin, beyaz tenli, beyin can ciğeriydi. Bey onu çok severdi. Siti ise esmer, selvi boylu biriydi. Tacdin, beyin divan vezirinin oğluydu. Hikâyenin ana kahramanı Mem ise Tacdin'in manevi kardeşi ve dostu. Botan bölgesinde baharın müjdecisi olan Mart ayında (21 Mart Newroz), eğlence ve bayram günlerinde çoluk çocuk bütün Cizre halkı kırlara çıkar süslenirdi.
İşte böyle bir günde Mem ile Tacdin de herkes gibi bu şenliğe katıldı. Zin de ordadır ve Mem onu gördüğü ilk anda bayıldı. Kendine geldiği zaman da ilk görüşte aşık olduğunu arkadaşına anlattı. Bunun üzerine de Cizre'nin önde gelenleri aracı oldu ve Zin'i, babasından istediler.
Aslen Botanlı olmayıp İran'ın bir köyünden (Merguverli) olan Beko, beyin hizmetkârıdır. Beko beyin, Zin'e vermesin diye, “Efendim Tacdin kendi tarafından Zin'i Mem'e verdi” yalanını uydurdu. Çünkü Beko, Mem ve Zin'in kavuşmasını istemedi. Bunun üzerine kızan bey, “And içerim ki, Zin'i eş olarak Mem'e vermeyeceğim!” dedi.
Mem'i de zindana attı. Zin ise Mem gibi, ilk gördüğü andan beri o kadar aşık oldu ki günden güne üzülüp eridi. Zindanda olan Mem ise kederden dolayı orda öldü. Cenazesinin kaldırıldığı esnada Tacdin Beko'yu gördü ve bıçak saplayarak öldürdü. Zin, Mem'in mezarının başından hiç ayrılmadı ve orada da can verdi. Bey ise Mem'in mezarını açtı ve Zin'i de oraya gömdü. Kavuşmalarına engel olan Beko da hemen yanı başlarına gömüldü.”