Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sensin...
Rüzgarın peşinden koştuğu akasya kokusu da, Uzun uzun şakıyan ama cinsi belli olmayan kuş da, Koyunlarını yayan çobanın türküsü de sensin... A&Ş
"Bir çobanın yaktığı bir dağ türküsü kadar yanık ve ıssız oluyor; insanın içinde büyüyen duygular."
Reklam
Ney- Çanakkale Türküsü Ney- Nazende Sevgilim Ney- Hasretinle Yandı Gönlüm Ney- Mihriban Neyzen Tavsiyesi=
Hakan Mengüç
Hakan Mengüç
NEY HİKAYESİ... -“Hazreti Muhammed (s.a.v) kendi tekâmülünün üst noktası olan miraç hadisesinden sonra birçok sırra nail olur. Bir gün bu sır­lar üzerine tefekkür ederken, Hazreti Ali girer içeriye. ‘Efendim sizi çok düşünceli
Asyalı Gezgin Bir Çobanın Gece Türküsü
Ey sürüm, mutluluğum çok azdır benim, ama bundan değil benim derdim. Sorar sana konuşabilseydin: Söyle n'olur: Niçin hayvanlar keyiflerine göre başıboş uzanıp yattıklarında mutlu ve doygunlar, uzanıp yattığım yerde benim içim neden kan ağlar?
Sayfa 98
Asyalı Gezgin Bir Çobanın Gece Türküsü
Bunu bilir, bunu derim: Bir başkası yararlanır, mutlu olur bir başkası; bu sonsuz devinim, bu geçici dünya; Bana acı keder sunacak yaşam.
Sayfa 98
Asyalı Gezgin Bir Çobanın Gece Türküsü
Üzüntüdür doğumu insanın, ölüm tehlikesi başucunda. Istırap ve acıdır duyduğu ilk şey. Doğar doğmaz anası ve babası avutur onu doğmasından ötürü. Her aşamasında yaşamın omuz verir biri ona ve diğeri, tavır ve sözleriyle sürekli yollar arar yüreklendirerek, avutma insanidir. Niçin gün ışığına koymalı sonradan avuntuya gereksinim duyacak olanı? Yaşam ıstırapsa niçin katlanıyoruz ona? Ey dünyadan habersiz ay, işte böyledir dünyası ölümlülerin. Ne ki, sen ölümlü değilsin, umurunda mı sanki tüm bu söylediklerim.
Sayfa 96
Reklam
Asyalı Gezgin Bir Çobanın Gece Türküsü
kan revan içinde, kılık perişan; sonunda varacağı yere kadar tuttuğu yolun; o denli üzüntü ve yorgunluğun; yuvarlanır dipsiz ve korkunç kuyuya unutup gider her şeyi orada. El değmemiş ay, işte böyledir yaşamı ölümlülerin.
Sayfa 96
Ruhum ve kalbim bahara garkoldu. İçimde kuşlar ötüşüyor. Sular şırıldıyor, yapraklar hışırdıyor. Kuzular çimenlerde, çiçekler arasında meleşerek zıplıyor. Sahilde dalgalar, kumsaldaki çakıllarla oynaşıyor. Martılarla balıklar sanki kovalamaca oynuyor. Yamaçlardan bir çobanın kaval sesleri, bir âşığın türküsü yükseliyor. “Oy Mehmed’im Mehmed’im.” sesi dalga dalga dağılıyor. Rüzgâr, ağaçların saçlarını tarıyor, çimenlerin yüzünü okşuyor. Ve ben, hayalimin atına atlamış, uçuyorum!
Dul Kalan Kadının Türküsü
Azgın boğa yaşamıyor artık, Yere uzandı boylu boyunca, Göçüp gitti. Nasıl da uyudun, azgın boğa? Koyun da derin uyuyor, kuzu da, Sen de derin uyuyorsun. Nasıl da derin uyuyor keçiler, Oğlaklar? Derin uyuyor boğa . Soruyorum derelere tepelere, Soracağım yaban sığırlarına, Soruyorum dağlara: "Nerede benim genç
Sayfa 49 - Sümer - M.Ö (4000 - 2000)Kitabı okudu
Çobanın Türküsü
Kus gider ötüşü kalır Ağaç gider gölgesi
Reklam