Çukur
Modern Kore edebiyatından Çukur! Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır. Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
biraz da ciddi şeyler ilkokul kitapları ilkokul düzeyindeki öğrencilere uygun mu? müfredat yahut yeni adıyla öğretim programı sahiden de yanlış mı planlanmış? öğrencilerin, talebe olduğunu söyleyebilir miyiz? eğitim sistemini gece-gündüz eleştirmek neye dahil? eleştirenlerin gerçek bir isnadı var mı? pisa, tims, kanguru soruları bizim eğitim
Reklam
Tanrı Neden Kendisini Direkt Olarak Kullarına Göstermez?
Ulu Tanrı kerem sahibidir; halkı, onu tanımaları, bilmeleri, görmeleri için yarattı; ama zâtını göstermemesi, nekesliğinden değil, kereminde, lütfundandır çünkü halk, güneşin ışığına dayanamaz; güneş perdesiz olarak yüz gösterse hepsi de hemencecik yanar. Bundan dolayı da ışığını, ondan faydalanmaları, güçlenmeleri için vasıtayla ve yavaş yavaş gösterir. Nitekim ana da, kendisinde süt olması, ekmeği, eti, süt halinde vermesi için yemek yer, ekmek yer. Ekmeği, eti olduğu gibi çocuğun ağzına verip onu doyurmaya kalksa çocuk, hemen ölüverir. Hani, insan da hamam ve sıcak su vasıtasıyla ateşten tat alır; ama ateşin içine giriverse yanar gider. (Cemalnur Sargut, Ayetü'l Kürsi, Sayfa 140)
“Yabancı yazarlardan en bi sevdiğim DOSTOYEVSKi”
"Karamazov Kardeşler'de karakterlerden biri çocuklara aklınca bir oyun öğretmişti. Büyükçe bir ekmek parçası alıp içine toplu iğneyi itinayla yerleştiriyor, sonra açlıktan o ekmek parçasını bir lokmada yutacak bir köpek bulup yediriyordu. Gerisi bir kötü için tam bir şölendi; köpek ekmeği yuttuktan kısa bir süre sonra acı içinde etrafta
Aç gözünü evlat, açabildiğin kadar aç! İnsan olmak işte bu kadar zordur. Zor olan her şey özeldir, kıymettir, değerdir. Öyle olmasa dünya yüzünde her nesneye iki göz, iki kulak, bir de kalp ile akıl verirdi Hak. Kudret verirdi dağlara, bir başka dağın yamacında soluklanan çocuğun yiyeceği bir lokma ekmeği bölüşsün diye.
Vakti geldi
Vakti geldi bölmenin, Bu kalbi ikiye, Dünyayı iyiye, kötüye, Ekmeği herkese. Ve bitmeli artık, Eskiye hasretliğim. Lakin hiçbir şey geçmişteki gibi olmayacak. Münker Nekir imana dair, Biz dünyalık soracağız. Hakkımız nerede, Emeğimiz kimde, Biz düşünürken bir çocuğun göz yaşını, Bu başımızdakiler ne ede? Vakti geldi artık bölüşmenin, Sarayları, hanları ve kırımızı şarapları, Neyleyim ben bu yıkık, harapları, Vakti geldi artık, Bitirmeliyiz bu dünyalık ızdırabları. Barış.
Reklam
67 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.