Baba kokusu bilmeyen çocuklar da biz. Gözlerimiz dolunxa yüreğimizde dolardı. Ağlayınca baba kucağına gidemedik diye mi; şimdi dünyanın bize bu hırçınlığı?
Dedem beni eskiden bir camiye götürmüştü. Namazdan sonra imam, Arapça dualar okudu. İmam okurken dedem, öyle ağladı, öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendi mi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve giderken,
— Arapça biliyor musun da, imamın dediklerine ağla dındede? diye sormuştum.
— Ne imam Arapça biliyor, ne de ben... demişti.
— Öyleyse neye ağladın?
— Hiç ağlanmaz olur mu? İmam nasıl okuyordu, duymadın mı? Kimbilir, ne acıklı, ne güzel şeyler söylüyordur! Dedem, imamın sesini hatırlayıp yeniden ağlamaya başlamıştı. Benim de gözlerim sulanmıştı.
Oysa imam, belki desevindirici bir dua okumuştu.
Dedem beni eskiden bir camiye götürmüştü. Namazdan sonra imam Arapça dualar okudu. İmam okurken dedem öyle ağladı öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendimi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve giderken,
-Arapça biliyor musun da imamın dediklerine ağladın diye sormuştum.
-Ne imam Arapça biliyor, ne de ben demişti,
-Öyleyse niye ağladın?
-Hiç ağlanmaz olur mu? İmam nasıl okuyordu, duymadın mı? Kimbilir ne acıklı, ne güzel şeyler söylüyordur!
Dedem, imamın sesini hatırlayıp yeniden ağlamaya başlamıştı. Benim de gözlerim sulanmıştı. Oysa imam belki de çok sevindirici bir dua okumuştu.
Ben bu olayı hiç unutamıyorum.
Dedem beni eskiden bir camiye götürmüştü. Namazdan sonra imam, Arapça dualar okudu. İmam okurken, dedem öyle ağladı, öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendimi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve giderken,
-Arapça biliyor musun da, imamın dediklerine ağladın dede? diye sormuştum.
-Ne imam Arapça biliyor, ne de ben... demişti.
-Öyleyse niye ağladın?
-Hiç ağlanmaz olur mu? İmam nasıl okuyordu, duymadın mı? Kim bilir, ne acıklı, ne güzel şeyler söylüyordur!
Dedem beni eskiden bir camiye götürmüştü. Namazdan sonra imam Arapça dualar okudu. İmam okurken dedem öyle ağladı, öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendimi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve giderken,
- Arapça biliyor musun da imamın dediklerine ağladın dede? diye sormuştum.
- Ne imam Arapça biliyor, ne de ben... demişti.
- Öyleyse niye ağladın?
- Hiç ağlanmaz olur mu? İmam nasıl okuyordu, duymadın mı? Kimbilir ne acıklı, ne güzel şeyler söylüyordur!
Ben ağlayınca serçeler uçar
Dünya küçülür gözümde
Durur önümde bir hüzün serpintisi
Yayılır
Yıkmak ister acıdan kuleleri
Ben gidince öfkem ayaklanır
Dindiremez onu çocuklar bile
Köpürür taşar ama yalnız kalır
Morarır
Yalnızlığın verdiği sessizlikle